Hayatımız koşuşturmayla geçiyor. Ömür; akrep ile yelkovanın ardından tıknefes kalana dek koşturmaktan ibaret... Teknoloji, "Daha hızlı, daha hızlı" diye bağırıyor ardımızdan... Yemeğimiz hızlandı, fast-food oldu.
Birleşmeler de, ayrılmalar da ışık hızına erişti... Hızlı atıştırmalarla, hızlı koşuşturmalar arasında hayatı ıskalamaktan yorgun düştük. Oysa erişeceğimiz 'menzil' belli. Peki bu acele niye o zaman?
Bunları yeniden zihnimden geçirmeme neden olan, Alpay'ın son albümü Aşka Dair oldu. Tesadüfe bakın ki ilk şiir kitabımın ismi Aşka ve Ölüme Dair'di... Yolu mısradan geçenler zamanla nasıl da aynı hat üzerinde buluşuveriyor, değil mi?
Alpay'ın albümü yine naif, ince, zarif. Haykırmadan, abartmadan, usul usul ama deri altına zerk eder gibi etkili anlatıyor söylemek istediklerini.

EDEBİ DEĞERİ VAR
Aşka Dair sadece bir müzik albümü değil, edebi değeri de var. Sevgili parasıyla 'Uyak olsun, kıyak olsun' tarzında söz dizilen günümüzün 'çıstak' şarkılarına inat; her cümlesi bir başka hayat dersi niteliğinde.
Alpay'ın harika şiirlerinin yanı sıra Cahit Külebi'den, Orhan Veli'den eşsiz lezzetler çalıyor damağımıza, kulağımıza.... Hele Orhan Veli'nin Denizi Özleyenler İçin şiirinden bestelenen bir şarkı var ki, benim gibi denizin ortasındayken bile mavilikleri özleyenlerin ciğerine deniz kokusu taşıyor.

AH ESKİ İSTANBUL!
Bir de İstanbul için yazmış Alpay... Demiş ki; "Oralarda gizli küflü duygular düşlemeyi severim / Ben seni sonradan boyanmış karelerde değil / Siyah beyaz bir film gibi seyretmeyi severim..."
Sadece İstanbul'un o eski siyah-beyaz silüetini görmek için gecenin bir yarısı Türk filmi seyreden benim gibilere yapılır mı bu sevgili üstat? Alpay'ın şarkıları slow... Yani sohbet programında ses sanatçısına "Yok mu şöyle hareketli bir parça?" diye soran sunuculara göre değil! Romantik şarkıları 'bayık' diye niteleyen 'koşuculara' göre hiç değil!
Alpay'ın albümü, benim gibi 'durup soluklanmak isteyenler' için.
Eline sağlık usta!..