İnternet arşivimizde öylece duruyor. Merak eden, bakabilir. Lig başlarken "Bu sezon Galatasaray'ın en büyük transferi Fatih Terim'dir" diye yazmışım. Birkaç ay sonra yeni bir yazı daha kaleme almışım: "Fatih Terim Rehabilitasyon Merkezi..."
Her iki yazının da ortak paydası, Terim'in mental olarak takımını nasıl hazırladığı, nasıl yeni bir ruh kazandırdığı üzerine... Yazdıklarımı doğrulayan, sadece Galatasaray'ın en yakın rakibiyle arasındaki açık puan farkı değil. Sarı-kırmızılı ekibe bu sezon ayrı bir ruh, ayrı bir moral ve motivasyon yerleşti.
Bu da istikrar ve inanç ile beraber, başarıyı getirdi.

GÜVEN AŞILADI
Peki Terim'in artıları sadece bunlar mı? Değil elbet... Derbi öncesinde Fenerbahçe'nin ceza sınırındaki oyuncuları birbiri ardına sarı kart görüp Ankaragücü maçına çıkmadılar. Ama Terim, derbi öncesindeki maça takımını 'tam kadro' çıkardı. Yani "Hiçbir şeyden korkusu olmadığını, derbiye herhangi bir maça çıkar gibi çıktığını" gösterdi. Bence Galatasaray'ın 2-2'lik Şükrü Saracoğlu direnişinin ilk harcı burada atıldı. Bir hoca, talebelerine bundan başka nasıl güven aşılayabilir ki?
Bitti mi? Bitmedi... Terim'in Fenerbahçe maçında tribünlerden gelen bir cisim nedeniyle kaşı açıldı. Görüntülerden ağzını okudum: Etrafındakileri teskin edip "Bir şey yok, devam edin" diyordu.
Biz bu ülkede beline sıva parçası isabet ettiği için kendini yerlere atıp maç iptal ettiren teknik direktörler gördük.
Terim, yayıncı kuruluşun ekranında sıcağı sıcağına yapılan maç sonrası röportajında bile kendisinin ve Hasan Şaş'ın yaralanmasına ilişkin tek bir kelime etmedi. Ve bu olgun tavrıyla benim gibi Galatasaray taraftarı olmayan pek çok sporseverin de bir kez daha gönlünü kazandı.