Herkes gibi ben de Muhteşem Yüzyıl'daki Pargalı İbrahim'e fena halde acımaya başladım. Kanuni; haddini aşan, burnu kalkan, kendini herkesin üzerinde görüp cihan padişahı dururken, kendi büstünü yaptırmaya kalkan, padişahın iradesini hiçe sayan davranışlarda bulunan İbrahim'le kedi-fare oyunu oynamaya başladı.
Kanuni, vezirine öyle bir kin besliyor ki; İbrahim bir kez değil, neredeyse her bölümde birkaç kez ölmeye başladı. Ölüm anı kabus olup rüyalarına giriyor. Süleyman ona ölüm korkusunu her fırsatta yaşatmaktan geri durmuyor. Son bölümde kellesine kılıç ineceğini düşündüğü anda padişahtan vezirlik mührünü aldı. Kanuni, aslında ona en büyük cezayı verdi: Yaşamak!..
Ölüm bazen en kestirme kurtuluş olarak görülür. Biz ekran başında, Pargalı ise Topkapı Sarayı'nda o ana kadar davul zarı gibi gerilip duracağız anlaşılan...
Peki, Pargalı'yı birden fazla kez öldürmek mümkün olabilir mi?
Senarist Meral Okay'ın bile şapka çıkaracağı bir fikrim var: Kanuni, Pargalı'yı zindana atsın. Yerine ikiz kardeşini geçirsin. Önce kardeşini boğdursun, sonra Pargalı'yı... Yani İbrahim'i iki kez öldürsün!
Bırrrr... Vallahi kendimden korktum!