Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Televizyon anamızı ağlatıyor

Bugün Anneler Günü...
Önce canım annemin, sonra şehit analarının ve çocuğu olsun olmasın yüreğinde 'evlat sevgisi' barındıran tüm kadınların mübarek ellerinden öpüyorum.
Öyle tahmin ediyorum ki, benim annem gibi sizinkilerin de gününün büyük bölümü ekran karşısında geçiyor.
Peki anneler, ekranda gördükleri annelerden memnun mu? Hiç sanmıyorum. Nasıl olsunlar ki! Dizilerde bir tek 'mutlu anne' göreniniz var mı?
'Kadın' dizisinde kocasını kaybettikten (ya da öyle sandıktan) sonra iki çocuğuyla yaşam mücadelesi veren genç anne 'Bahar'ın yaşadıkları hepimizin yüreğini dağlamıyor mu? 'Eşkıya'nın 'Meryem'i, öz kızını kocası yüzünden mafya hesaplaşmasına kurban vermişti. Şimdi ömrünün son günlerinde kocasını hayata bağlamak, onu ölümle kuşatılmış bir hayatın içinden çekip almak için doğurmaya niyetlendiği bebeği yine kocası tarafından yok edilmeye çalışılıyor.
Neymiş? Bebeğini doğurmaktan vazgeçerse, hayatı kurtulabilirmiş.
Peki kullanılan yöntem ne? 'Meryem'in 'Hızır'a beslediği güven ve sevgiyi yok edecek kıskançlık bazlı entrikalar serisi... Bu anne her gün öldükten sonra hayatı kurtulsa ne olur?
Evladını mafyaya kurban veren 'Çukur'un 'Sultan Ana'sı da diğer evlatlarının hayatını kurtarmak için umutsuzca çabalıyor. Hatta bu uğurda kurşunlara bile geliyor.
'Aşk ve Mavi'nin çileli 'Refika Anne'si, çektiği onca acının ardından geçen hafta toprak oldu.
'Adı: Zehra' dizisindeki genç kadın 'Zehra'nın başına gelenler ise pişmiş tavuğun başına gelmedi. Öz babası ve kardeşi tarafından ölüme mahkum edilen genç kadın meğer anne olmaya hazırlanıyormuş, onu da bu hafta öğrendik.
Dizi ekranının en çileli annelerinden biri de 'Avlu' dizisinin 'Deniz'i... Bir yandan dışarıdaki kızını koruyup kollamak, diğer yandan zorlu cezaevi koşullarında ayakta durabilmek için mücadele veren 'Deniz'in çabası, ekran başındakilere bolca gözyaşı döktürüyor.
Peki diziler evreninde yalnızca günümüz anneleri mi eziyet görüyor? Ne gezer... 'Vatanım Sensin'de 'Azize'nin, başına gelenlere karşı yine de dimdik ayakta durmaya çabalaması onu hepimizin gözünde gerçek bir azize yapmadı mı?
Peki ya 'Sen Anlat Karadeniz'in 'Nefes'ine ne demeli... Hem çocuğuna kol kanat germek, hem hayatı kendisine zehir eden bir sapığın işkencelerine direnmek, öte yandan aşkına ve şefkatine sığındığı Karadeniz delikanlısının zarar görmemesini sağlamaya çalışmak, çoğu zaman savaşçı 'Nefes'in bile nefesini kesmiyor mu?
Ekrandaki çileli annelerin listesini uzatmak mümkün. İnsan, onların gördüğü zulmü izlerken, cennet nehirlerinin anaların ayakları altında çağladığına inanmakta güçlük çekiyor.
Baksanıza, 'Cennet'in Gözyaşları' diye dizimiz bile var...
Peki suç, anaların dramından reyting süzmeye çalışmak mı? Sanmam... Senaristler, yönetmenler bu dizileri yaparken 'bilim-kurgu' çekmiyorlar ki; hepsi etraflarında yaşanan olaylardan esinleniyor.
Keşke anaları ağlatmasak da, onlar da fotoğrafını çekemeseler!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA