Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Maraşlı’nın tiryakisi olduk

NE yalan söyleyeyim, Atv'deki Maraşlı'yı izlemek için artık pazartesi gecelerini iple çekiyorum. Yıllardır alışkanlığım olan ShowTV'deki Çukur'u kaydedip, Maraşlı'dan sonra izler oldum. Baktım, çevremde pek çok kişi böyle yapmaya başlamış.
Peki Maraşlı'yı bu kadar kısa süre içinde bize sevdiren ne? Birincisi; gerçekliği, sahiciliği. Devşirme dizilerdeki 'transfer sorunları' burada yaşanmıyor. Maraşlı fena halde bizden. Kahramanlık havaları atmıyor. Diğerleri gibi kibirli ve gösteriş meraklısı değil. Burak Deniz bu karakteri balıkadam kıyafeti gibi potsuz üzerine giyivermiş. Keza Alina Boz da Mahur'u mükemmel oynuyor. Senaryo sağlam, tüm oyunculuklar şahane, reji kusursuz. Ama daha önce de yazdığım gibi bu dizide beni en çok cezbeden, ilmek ilmek örülen özenli diyaloglar. İşte bu hafta beni en çok etkileyen diyalog:
MAHUR: Benden nefret ediyorsun değil mi?
MARAŞLI: Nefret zahmetli bir duygudur.
MAHUR: Sen hiç nefret etmedin mi kimseden?
MARAŞLI: Külfetlidir nefret etmek.
MAHUR: Kızını vuran adamdan da mı nefret etmedin?
MARAŞLI: O kadar yaşamadı...
MAHUR: Öldürdün mü yani adamı?
MARAŞLI: ...
Biz Maraşlı'nın intikam için cana kıyıp kıymadığını düşünürken bir başka sahne kafamızı daha da karıştırdı. Serseri gençler, otomobildeki müzik sistemini sonuna kadar açarak Maraşlı'nın evinin önünden geçip duruyorlardı. Bizimki sonunda dayanamadı. Apaçilerin önünü kesti. Sandık ki hepsini fena halde ayıklayacak. Gençler onun üzerine yürürken, Maraşlı 112'yi arar gibi yaptı: "Buraya acil bir ambulans gönderin. Yaralı dört genç var. Birinin suratı dağılmış, diğerlerinin kolları, bacakları kırılmış. Birinin durumu ağır görünüyor. Çok acil..." Gençler bakıyor ki pabuç pahalı, hemen geri vitese takıyorlar. Bu sahne, gürültü ve trafik yüzünden işlenen cinayetlere harika bir göndermeydi doğrusu.
Bu arada dizinin bana göre en renkli karakteri, Serhat Kılıç'ın başarıyla canlandırdığı Necati. Alkolik ama acayip kültürlü. Elinden kitap düşmüyor. Evin çalışanlarına sürekli felsefi nutuklar çekiyor ama onu kimse anlamıyor. Şöyle diyor örneğin: "Dünyayı sevgisiz büyüyen insanların savaşları mahvetti. Bu lafı ben değil de Napolyon filan söyleseymiş, tarihe geçermiş." Necati'nin diğer konuşması üzerine ise kitaplar yazılır: "Herkes başka biri olmak ister. Eğer olduğun kişi olmaktan mutluysan, aslında hiçbir şey olamamışsın demektir..."
Yeni bir 'dizi bilgemiz' oldu. Vatana millete hayırlı olsun


Şenes Erzik destanı
Türkiye'de 'Futbol adamı' denildiğinde ilk aklıma gelen isimlerdendir Şenes Erzik. Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığı görevinin ardından FIFA ve UEFA'da en uzun süre görev alan üye olarak da bir rekorun sahibi. Türk Futbolu'na verdiği hizmetleri, yaptığı katkıları yazmaya bu sütunlar yetmez. O da öyle düşünmüş olmalı ki biyografisini içeren bir kitap yazmış, "Olmaz Olmaz Demeyin, Olmaz Olmaz" adıyla... Hem biyografi, hem almanak, hem başucu kitabı. Futbola uzaktan yakından ilgi duyan herkesin, özellikle de yönetici vasfı taşıyanların mutlaka okuması gereken bir destan.
Erzik, tanıtım metninde şöyle yazmış: "Bu kitabı yazmayı uzun süre önce planlamıştım. Kendi halinde taşralı bir gencin Avrupa ve dünya futboluna yön veren kurumların başına geçebileceğini, ülkesini çok uzun yıllar boyunca dünyanın dört bir yanında temsil edebileceğini gençlerin öğrenmesini, bilmesini istiyordum. Elinizdeki bu kitabı 'övünmek' için değil, 'bilinmek' için yazdığımı söylemeliyim."
Ne acı... Türkiye'nin en büyük futbol adamlarının birinin kendisini 'anlatmaya' ihtiyaç duyması ne kadar da dramatik. Oysa Şenes Erzik'in ismi çoktan ülkenin en büyük statlarına, spor salonlarına verilmiş olmalıydı. Allah geçinden versin, aramızdan ayrıldıktan sonra değil...
Neyse ki bizim yerimize dünya futbolunun en önemli yıldızı ve patronu Michel Platini anlamış değerini. Demiş ki, "Şenes Erzik, bilgeliğin en somut örneğidir..."

Gaf kürsüsü
MARDİN'DE yeğenine tecavüz eden amca serbest bırakılınca yakınları tarafından davul zurna ile karşılandı. Bunu duyan yeğen intihara teşebbüs etti.

Zap'tiye
ESKİDEN sadece aş'ı düşünürdük. Şimdilerde önceliğimiz aşı oldu.

Ne demiş?
Kocaeli'de belediyeyi arayan çocuk, şikayetini iletti: "Abla söyleyin ne olur yolları açmasınlar. Bütün karları bozuyorlar, oynayamıyoruz."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA