Yaz gelince Bodrum'da efsaneler dolaşmaya başlar. Sanırım, sezonu iki ay yaşayan işletmeciler 'nasıl popüler olabiliriz, nasıl para kazanabiliriz' diyerek ilginç stratejiler geliştiriyorlar. Bu yılın efsanesi de Süreyya Yalçın'ın bir beach'deki 50 bin dolarlık locası... Her yaz Bodrum'da fırtınalar estiren Süreyya anlaşılan bu yaz da beyaz perdelerle kapatılmış locasıyla konuşulacak. Hatırlarsanız üç yıl önce köpeği İsabel ve o zamanki eşiyle gündemdeydi. İsabel, Süreyya'nın kolunda gece kulüplerine bile gidiyor, en ön masadan en ünlü şarkıcıları izliyordu! Süreyya'nın istediği gibi yaşama arzusunu bilince '50 bin dolarlık loca kiraladı' haberi de kabul edilebilir geliyor. Ama benim tuhafıma gitti. Millet parasızlıktan kan ağlarken, ekonomik kriz nedeniyle Bodrum hâlâ özlenen kalabalıklığına kavuşamamamışken Süreyya'nın 'Nasıl keyifle para harcanır' konusunu insanların gözüne gözüne sokmayacağını biliyorum. Öyle bir görgüsüzlük yok yani... Acaba dedim, Bodrum'da haber peşinde koşan bizim magazincilerin başının altından mı çıktı bu durum? Ve sonunda üç-beş metrekare olan ama müthiş bir pompalamayla Türkiye'nin en pahalı emlağı haline dönüşen o locanın yer aldığı o beach'in sahibi Erkan Selah'ı aradım ve sorularımı sordum:
Oraya gelen insanlar girişte para ödüyorlar mı?
"Hayır, ödemiyorlar. Sadece yediklerinin içtiklerinin parasını öderler."
Süreyya Yalçın 50 bin dolar ödedi mi peki?
Öyle bir şey yok. Gelip gidiyor. Burada geçirdiği zaman içinde bir şeyler yiyip içiyorsa onun parasını ödüyor.
Günde kaç lira hesap ödüyor?
50 TL de ödeyebilir, 500 TL de... Misafiri varsa, kalabalık bir grupsa ödeyeceği meblağ artabilir.
"50 bin dolar ödedi" açıklamasını siz yapmadınız mı?
Hayır, ben böyle bir şey söylemedim.
Sizce bunu söyleyen kişi buranın reklamını yapmaya çalışmıyor mu?
Bilemem. Ama gazeteci arkadaşlar yanlış anladı sanırım. Bu meblağları 365 günle çarpıp böyle bir sonuca ulaşmış olabilirler.
Peki locada oturması ayrıcalıklı bir durum mu?
Kalabalık olduğu için, geldiğinde o locada oturup oturamayacaklarını sormuş. Bizimkiler de 'tamam' demişler. Erkan Bey böyle diyor. Ama işlettiği beach'i kimlere emanet ettiyse onlar yanlış yapıyor. O kişi de oğlu. Örneğin "Süreyya Hanım her gün Don Perignon açtırıyor, su gibi para harcıyor" diyor, habercilere yanlış bilgi aktarıyor. Demek ki şampanya fiyatını baz alıp böyle bir sonuca ulaştı genç arkadaş. Ama... Bazen fazla reklam da ters teper. Tamam Süreyya'da böyle bir potansiyel var; ayağını attığı yerin reklamını yapıyor. Ama başkaları reklamın daha fazlasını hatta abartılısını isteyince durum komik oluyor. İşletmecilerin herkesin Süreyya Yalçın olmadığını bilmeleri lazım. Bu fiyatlar müşteri kaçırır. Sonra da Bodrumlu esnaf hep kan ağlar nedense!