Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞENGÜL BALIKSIRTI

Mutluluğun bir formülü var mı?

Elvan Demirkan geldi. (Biliyorsunuz, gazetemizin yazarı...) "Nasıl gidiyor? Buralarda hayat nasıl?" diye sorduğunda "Başka bir hayat da mümkün ama yapamıyoruz. Gördüğün gibi her geldiğinde buradayız. İstanbul bizi içine çekiyor, bazen de yutuyor" dedim gülerek Elvan'a... (O, yurtdışında yaşıyor.) Bu sözlerin analizini en iyi kim yapabilir? Tabii ki Elvan! Kadın bu konuda kitaplar yazıyor çünkü... Yeni kitabını -'Hayalden Gerçeğe Mutluluk'- önüme koydu, "Sen bunu bir oku bakalım" dedi. Okumaz mıyım, tabii okurum. Kitap; bizim gibi hep bir yerlere yetişmeye çalışan, hep bir eksiklik duygusu yaşayan, daha fazlasını isteyen ve daha fazlasını elde ettiğinde daha mutlu olacağına inanan insanların aklını başına getiriyor. Çoğumuzun küçücük hayatlarımızdayken kocaman hayalleri vardı. Çok paramız olunca daha çok mutlu olacaktık biz. Daha büyük evlerde yaşayacaktık. Güzel bir arabamız olacaktı. Seyahatlere çıkacaktık. Ayın sonunu nasıl getireceğiz diye düşünmeyecektik, vs, vs... Artan metrekarelerin, dolapları tıka basa dolduran nice eşyanın, yüksek limitli kredi kartlarının hayatı daha da zorlaştırdığını nice sonra öğrendik. Hayat büyüyordu ama bizi de içine çekerek. Deliler gibi çalışıyor, eskisinden daha iyi para kazanıyor ama akşam eve gelince bir kanepenin üzerine bayılmış vaziyette uzanıyor ve orada sızıyorduk. İşte böyle sevgili okur... Hepimizde bir bezginlik, bir mutsuzluk. Kiminle konuşsak şikayetçi. Kimi yalnızlığından şikayetçi, kimi hayatının yükünden... Eski küçük mutluluklar kimselere yetmiyor artık. Ama en önemlisi, bize neler olduğunu kendimize itiraf edemiyoruz. Elvan işte bu konularda kalem oynatmış. Şöyle diyor; Peşinde olduğumuz şeylerin çoğu mutluluğumuzu beslemiyor, aksine sahip olma ihtiyacımızı törpülüyor ve enerjimizi tüketiyor. İnsanoğlu hiç bu kadar imkanın içinde bu kadar zavallı yaşamış mıydı? Bu kadar serbestliğin içinde kendini hapiste gibi hissetmiş miydi? Bu kadar insanın içinde bu kadar yalnızlaşmış mıydı? Ve sürekli bir sevgi arayışıyla hiç bu kadar çaresiz kalmış mıydı? Perspektifimizi birazcık kaybetmedik mi sizce de? Ağzına sağlık Elvan. İşte en doğru tanım budur: Perspektifimizi kaybettik... Yani arkadaşlar; mutluluk sahip olduklarımız ölçüsünde artan bir şey değil. Benim 'başka bir hayat da mümkün' sözümün karşılığı da bu işte. Hepimiz daha fazlasını elde etmeye, sonra onu tüketip bir başkasına sıçramaya programlanmışız. Bir sonrasında bizi mutluluğun beklediğine inanıyoruz. Ve oraya vardığımızda yine görüyoruz ki; yoo, orada da değil mutluluk. Derin bir tatminsizlik ve... Bilemiyorum işte... Yeni bir program lazım; hepimize...

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA