Karlar yağdı, yağdı ama biz yolda kalmadık. Şehri yönetenler de bilinçleniyor, şehirde yaşayanlar da... Her gün 50 kilometre yol yapıyorum, karın yağdığı ilk akşam yaşanan paniğin dışında her şey yolundaydı. Çoğunluk, arabasıyla yollara çıkmadı, belediye de bütün ana yolların açık kalması için sürekli çalıştı. Yani İstanbul bu kez beyaz örtüsüyle eziyet değil keyif yaşattı. Ve bembeyaz kar yağarken, İstanbul'a da hafif yukarıdan bakarken (odam 6. kattan Boğaz'ı görüyor) ben de kendimi 'İstanbul Haritaları' kitabının sayfalarına bıraktım. Beyaz örtüsüyle İstanbul nasıl hayal kurduruyorsa insana, bu kitap da sizi alıyor, İstanbul'un 500 yıllık öyküsünün içine oturtuyor. (Haritalar 1422-1922) Bizi bununla buluşturan herkesin eline sağlık. Bu hikayelerin içine girdikçe, insan şehrini daha iyi anlıyor, daha kıymetlisi oluyor.