"Konu, Hande Hanım'ın size anlattığı ve çeşitli yerlerde söylediği gibi değil. Ben bu ilişkiyi 10 gün önce kesin olarak bitirdim. Bütün eşyalarımı alıp evden çıktım. Kendisine de bir mesaj yazarak ifade ettim. O da kabul ettiğini belirten bir yazı yazdı. Bunun üzerinden 10 gün geçmesine rağmen, bugün 'Ayrıldık' demesi ilginç. Şimdi bütün bunlar beni şaşırtıyor. Uzun süredir çıkan dedikoduların sebebi ben miyim? Komik oluyor bunlar." Haydi bakalım, buyrun... "Acaba doğru nedir?" diye düşünürken, müzik dünyasından biri aradı ve bende film koptu: "Çok yakında Hande ile Sinan Akçıl'ın bombası patlar. Onların aralarında bir şeyler var. Söylediklerine inanma. Çünkü onları birlikte görenler var" dedi. Ey sevgili okur... Sezen Aksu'nun 'röportaj vermek düello gibi' sözünün karşılığı işte tam da budur. Birileri herhangi bir zarara uğramadan kendi değerini yükseltmeye ya da korumaya çalışıyor. Gazeteci herkesle konuşuyor ama yüzde yüz gerçeğe ulaşamıyor. Ve herkes durduğu noktadan kesin doğrunun kendi doğrusu olduğunu söylüyor. (Konu Kadir-Sinan-Hadise- Hande meselesi değildir. Konu; bu işler için muazzam bir enerjinin boşa harcanması meselesidir.)