İki yıl evli kaldığı eski eşi tarafından sürekli tehdit edilen Gülden S., korkudan evden dışarı çıkamadığını söylemiş.
Çıkınca biliyor ki, o adam karşısına çıkacak, ya dövecek hırpalayacak onu ya da canına kast edecek.
Çünkü adam evin sokağında bekliyormuş.
Önceki gece de Pendik'te üç çocuk annesi Azerbeycan uyruklu Diyar, sığındığı bir tıp merkezinde ayrı yaşamaya başlayacağı eşinin kuzeni tarafından kurşun yağmuruna tutuldu.

GİDECEK YERİ YOK!
Düşünün! Bir kadın şiddetten kaçıyor, gidecek hiçbir yeri yok.
Bir hastaneye sığınıyor, "Sabaha kadar burada kalmama izin verin. Sabah memleketime gideceğim" diyor.
Dün, bu yazıyı yazdığım saatlerde; kadınların, çocukların ve aile bireylerinin şiddete karşı koruma altına alınmasını öngören yasa tasarısı hâlâ Meclis'te görüşülüyordu.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, "8 Mart'dan sonra Türkiye'de kadına yönelik şiddet konusunda yeni bir dönem başlayacak" dedi.
İnşallah!
Ama bu toplumu eğitmeden, bu toplumun ruhundaki yaraları tedavi etmeden bu şiddet biter mi? Bitmez.

SERGİ HİSSİ
Kadına şiddete dikkat çekmek için 58 ünlü kadın 'Her Ses Bir Nefes' projesinde buluşmuş, objektiflere sessiz çığlıklarıyla poz vermişler. Bir başka ünlü grubu da şiddete karşı kanat takmış.
Evet, toplumun önde gelen isimlerinin böyle kampanyalarda buluşması güzel! Ama yeterli bilinci oluşturmaya bir katkısının olup olmadığı tartışılır.
Son dönemlerde bu tarz fotoğraflarla, o kadar çok sosyal sorumluluk kampanyası yapıldı ki; bende kampanyadan çok 'fotoğraf sergisi' hissi uyandırıyor.
Üstelik geçenlerde; meme kanserine dikkat çekmek için göğüslerini kapatarak çıplak poz veren ünlülerden birinin fotoğrafına, bir internet sitesinde "........'nın çıplak fotoğrafları için tıklayınız" başlığının altında rastladım.
Yani bu işler de biraz sömürü alanı. Ve gördüğünüz gibi şiddet devam ediyor.