Türkiye'nin en iyi haber sitesi
PROF. DR. BENGİ SEMERCİ

Sadece cinsellik mi okuyoruz?

Bugün sizlerden gelen bazı e-mailleri yayınlayacağım. Gelen her maile mutlaka yanıt yazıyorum. Zaten çoğunuz mailinizin yayınlanmasını istemiyorsunuz. Bugün yayınlayacağım mailler, soru soranlar değil. Yazılan yazılar konusunda kendi görüşlerini belirtenler. Kimi bana katılmış, kimi eleştirmiş. Ama önemli olan yazılar okunmuş ve amacına ulaşmış. Böylece daha önce yazdığımız bazı önemli konuları da tekrar gündeme getirme şansımız olacak. Mesela, silahlardan söz etmişiz. Silahların tehlikesinden, çocuklara öğreteceklerinden, yiten canlardan, kaybolan gelecekten. Bu yazıya ruhsatlı silah taşımak zorunda olan ve bunu savunan bir maille, buradaki mail gelmiş. Başka geri bildirim olmamış. Umarım bu insanların silahları savunması anlamına gelmiyordur. Ve umarım küçük Ali'nin dedesinin belirttiği gibi, tehlikeyi fark etmek için ailenizin başına gelmesini beklemiyorsunuz.

KENDİMİZE SORALIM
Sokak çocuklarından, cinsel yönden sömürülen kız çocuklarından, kimsesiz çocuklardan söz etmişiz. Yine geri bildirimin en az olduğu alan olmuş. Kişilerin kendi sorunları olmadığını düşündükleri sorunlara tepkisi ve ilgisi maalesef az oluyor. Tıpkı silahlarda olduğu gibi, tıpkı özürlülerde olduğu gibi. Oysa hepsi bizim sorunumuz, o sorunlarla yaşıyoruz, o sorunlara neden oluyoruz. Ayrıca her an, bizim başımıza gelebilirler ve ilgilenmek için geç kalmış olabiliriz. Şimdi maillere bakıp, kendimize tekrar soralım: Bazılarının sandığı gibi sadece cinsellikle ilgili şeyleri mi önemsiyoruz. Aklımızda sadece seks var ve o konuda ne olursa olsun okunur ve satar mı? Yoksa bu ülkenin insanları gerçekleri okuyor, ülke sorunlarını önemsiyor ve okudukları konusunda düşünüyor mu?

* Silahsızlanma Sayın Bengi Semerci hocam, 12 Mayıs 2005 tarihli "Eğlence yerleri silah ve geleceğimiz" başlıklı; yazınıza ilişkin görüş ve dileklerimi içeren yazımı; mesleki engeller nedeniyle geciktirdim. Bakın bu süre içerisinde iki günahsız çocuk öldürüldü. Biri altı yaşında parkta oyuncaklar arasında, diğeri bir düğünde. Ne kadar haklısınız silahlar konusunda. Bir bilim insanı olmanın sorumluluğunu sergiliyorsunuz. Ne mutlu böyle bir acıyı yaşamadan silahlara karşısınız. Biz maalesef Ali'yi maganda kurşunu ile kaybettikten sonra bireysel silahlanma karşıtı olduk. Bu canavarın farkına vardık. Şimdi var gücümüzle bireysel silahlanmaya karşı mücadelemizi sürdürüyoruz. 'www.yerelgundem. com' sitesinde bireysel silahlanmaya karşı oluşturduğumuz tepkilere katkılarınızı bekliyoruz. Saygı ve sevgilerimle. Av. Tuncer Eşsizhan

*
Kimsesiz çocuklar, bizim çocuklarımız
Sayın Semerci, 17 Şubat 2005 tarihli yazınızı okuyunca, 1 ay kadar önce Çocuk Esirgeme'ye yaptığım ziyaret tekrar aklıma geldi. O zaman müdür yardımcısı hanım bana 72 kişilik çocuk sayısının yaklaşık 60 tanesinin anne ve babasının hayatta olduğunu üstelik bunların çoğunun çocuklarına bakacak durumda olduğunu söylemişti. Hatta bir tane anne gözyaşları içinde küçük çocuğunu yuvaya bırakmış. 6 ay sonra karnı burnunda gelip, "Yeniden evlendim, hamile kaldım. Kocam size bıraktığım çocuğu istemiyor artık size emanet" demiş. Bunlar duyduğum en masum hikayeydi üstelik. Galiba "çocukları çok seviyoruz" lafı bu ülkedeki en büyük sahtekarlıklardan biri gibi geliyor bana. Daha doğrusu biz çocuklarımızı emeksiz sevmek istiyoruz. Yani sadece sözle! Böylece kendi kendimize günah çıkarıyoruz. Herkes mutlu mesut oluyor. İlginç olan bir taraf da şu ki; bu tür devlet kurumlarında en fazla olması gereken ne varsa onlar yok. Resim iş hocası var sosyal hizmet uzmanı yok. "Neden yok?" diye sorduğumda müdür yardımcısı hanımefendi de "Kadro var; 3 yıldır bekliyoruz" diye içlenmişti. Gerçi fen lisesine trafik hocası atayıp, kimya hocası kadrosunu boş tutan bir yapıda şaşırtıcı değilse de; böyle hassas kurumlarda bu durum gözlediğim kadarıyla hem işlev azaltıcı hem de mevcut kadroda moral bozucu oluyor. Tabii sadece şikayet edip ruhumuzu tatmin etmekten fazlasını yapmak adına size daha önce yazdığım gibi bu yuvalarda gönüllü görev yapacak psikolog ve pedagog aradım, internetteki üye olduğum ilgili sitelerden. Pek tabii ki herkes çok meşgul. Maalesef şu ana kadar sonuç alabilmiş değilim ama arayışlar devam ediyor. Aklıma şu geldi: Üniversitelerde psikoloji, pedagoji, reberlik v.b. alanlarında lisansüstü eğitim alan arkadaşlar var. Üniversitelerde hocalara ulaşıp, bu arkadaşları hem tecrübelerini arttırmak hem de kendi adlarına olumlu birşeyler yapmalarını sağlamak adına görevlendirmek mümkün diye düşünüyorum. Sizin bir akademisyen ve aydın olarak önerileriniz beni ve arkadaşlarımı onurlandıracaktır. Çalışmalarınızdaki başarılarınızın devamını dilerim. Barış Barış/ Eğitimci

*
Engelli olan kim?
Merhaba Bengi Hanım, sizinle İstanbul Üniversitesi'nin düzenlediği Otizm Seminerleri'nde tanışmıştık. Sabah Gazetesi'ndeki yazılarınızı takip ediyorum. Bizim devam eden Türkiye'nin ilk engelliler haber ve bilgi portalı 'www.yasadikca. com'un ülkemizde engelliler konusunda interaktif ortamda önemli bir hizmet vermekte. Haber portalımızın değişik kitlelere ulaşması için köşenizde yer vermeniz mümkün mü? Saygılarımızla. Mehmet Kızıltaş/ Yapımcı-Yönetmen

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA