Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ELVAN DEMİRKAN

Sevgi üzerine...

Geçen hafta 'Beraberliğin dayanılmaz ağırlığı' başlıklı yazımda; paylaşacak yönleri kalmadığı halde evliliklerini bitirmekten korkanların gözüyle sevgiyi anlatmaya çalıştım. Doktor bir okurumdan şöyle bir mail geldi: "Beraberliğini sadece bu kadar küçük bir hisse sığdırarak yaşayan insanlar...' cümlesiyle kadın ve erkeğin mutluluk ve huzurunun kaynağı olan bir hissi küçümsemeniz beni dehşete düşürdü. Hemcinslerinize bu kötülüğü yapmayın. Sizi çok okuyan var. Sözlerinizden etkilenip hem kendilerini hem de eşlerini üzecek sonuçlar çıkaran olabilir..."

HERKESİN NEDENİ FARKLI
Sevgiyi çok farklı yönleri ile işliyorum yazılarımda. Çünkü herkesin ilişkisinde sevgi dediğimiz duyguyu besleyen neden farklı... O yüzden her haftaki yazım herkese hitap etmeyebilir. Beraber olduğu kişinin her şeyinden nefret etse de, ruhsuz bir hayat yaşasa da ayrılamayan hiç yok mu etrafınızda? İlişkilerini besleyebilme ümidini kesmiş, mutsuz yaşıyorlar. Eğer paylaştığınız ve daha tatminkar bir ilişkiniz varsa, ayrılma aşamasındaki bir insanın yalnızlığı ile ilgili bir yazı ve böyle bir insanın sevgiyi görüş şekli, tabii ki size göre değildir...

***
Bazen sevgi adına sadece veren taraf oluyoruz. Karşımızdaki almayı seviyor, çoğu kişi ise vermeyi; ve verdiği sürece sevdiğini düşünüyor kimliğini kaybetse de... Ama denge nerede?

SAHİP OLMA HIRSI
Kimi sadece değiştirmek istediği kişiyi seviyor, ona değer vereni değil...
(Değer gösteren cazip gelmiyor.) Kimi güçlü ve nüfuzlu, hayatında birden fazla partner tutmayı tercih eden bir erkekten sevgi adına kopamadığını söylüyor... (Ben bunu sahip olma hırsı olarak görüyorum.) Kiminin sevgisi alışkanlık, geçmiş, çocuklar... Kimini birarada tutan, ortak amaçlar... Kiminin sevgisi gazetelerde beraberliği yazılıp çizildiği sürece besleniyor.. Kimi kendinde olmayan özelliklere sahip olanı seviyor. Kimi için sevgi kendi yalnızlığından kurtulabilmek, kimi içinse ulaşılamayan... Kimi gerçekten paylaşabilmeyi sevgi olarak görüyor.

***
Alaçatı'da sokaklar bakımlı kadınlar ve erkeklerle dolu... Düşünüyorum da eğer bekarsanız ve popüler mekanlarda bir ilişki arayışınız varsa; o kadar seçeneğin içinde doğru insanı bulmak bir mesele. Muhtemelen yapacağınız seçim, sonradan pişman olacağınız bir seçimdir. Hadi seçim yaptınız, bu sefer diğer fırsatları kaçırdığınız için ah çekersiniz. Daha güzel, akıllı ve zengin olanın peşinde koşturan ne çok... Sonuçta iyiliğimize mi? Yoksa mutluluğu ancak böyle bulacağız diye yakalanmış gidiyor muyuz? Bu bolluk yokken insanlar daha mı mutlulardı ne?

KALABALIKTA YALNIZLIK
İnsanoğlu hiç bu kadar imkanın içinde bu kadar zavallı yaşamış mıydı? Bu kadar serbestliğin içinde kendini hapiste gibi hissetmiş miydi? Bu kadar insanın içinde bu kadar yalnız kalmış mıydı? Ve sürekli bir sevgi arayışının içinde hiç bu kadar ıstırap çekmiş miydi? Peşinde olduğumuz her şey mutluluğumuzu beslemiyor.. Sahip olma ihtiyacımızı törpülüyor ve enerjimizi tüketiyor. Yaşadığımız hayal kırıklığının çoğu ego şokundan başka bir şey değil...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA