Geçenlerde Time dergisinde facebook hakkında yayınlanan bir yazı, popüler kültürün gidişatı konusundaki umutsuzluğumu artırdı. Yazıda facebook boşanmalarından tutun, sitedeki dedikodu ve teşhirciliğin ne boyutlara geldiğini çarpıcı bir şekilde anlatmışlar... Polly adında 27 yaşındaki bir öğretmen, yeni erkek arkadaşı ile birlikte olduktan hemen sonra arkadaşının laptop'una koştuğunu yazmış. Ertesi gün adamın facebook'taki sitesini incelerken bilgisayarına niye koştuğu anlaşılmış. Adam profilindeki duvara "Aaaahhhh!!!" diye yazmış. Bunun ne anlama geldigini bilen facebook arkadaşları da adama tezahürat dolu cümleler gönderip, kadınları küçük düşüren yorumlar yapmışlar.
HİÇBİR GİZEMİ YOK
İşte bazı yetişkinlerin yamuk eğlence anlayışı... facebook'tan önce bir 'hiç' olanlar, facebook sayesinde 'birisi', olmaya başlıyorlar. Benim anlamadığım bir insan tuvalet alışkanlığından, seks hayatına kadar hayatının her detayını herkesle paylaşırsa, nasıl hala özel hayatı olabilir? Hiçbir gizemi olmayan böyle bir insanı çekici ve ilginç bulan var mıdır? Haberde ilgimi çeken ve hoşuma giden bir bölüm; facebook'un gittikçe artan sayıda üyesi, başkalarının hayatlarının anlamsız detaylarını sürekli takip etmekten sıkılmaya başladıklarından ve vakitlerini nasıl harcadıkları konusundaki rahatsızlıklarından yakınmış... Bazı üyeler açtıkları sayfaları kapattıkları halde, facebook onların bilgilerini tutmaya devam ediyor. Ayrıca sitedeki her türlü içeriğin 'copyright'ına sahip olduğunu açıkladıkları için özel yaşantıları ile ilgili ayrıntılı detayların bu kadar büyük ve görünmez bir kurum tarafından izlendiğini ve toplandığını bilmek üyeleri rahatsız etmeye başlamış. Bazen takılıp kaldığınız tatminsiz bir yaşantıyı değiştirmek için birinin birşeyi gözününüzün içine sokması gerekir ya, işte sanal hayata bağımlı yaşayan bir okuruma öyle olmuş...
GERİYE ÜÇ KİŞİ KALDI
Okurum şöyle bir mail göndermiş: "Ben facebook bağımlısıydım, her gün iş yerime geldiğimde ilk yaptığım, ateşe düşmüş gibi hemen facebook'u açıp bakmaktı. Kim ne yazmış, fotoğrafıma ne yorum yapılmış gibi saçma bir girdabın içindeydim. İşyerinde belki 4-5 saatimi buna harcıyordum. Geçenlerde sizin yazdığınız bir yazıyı görünce ertesi gün işime geldim, kendi yaptığım 44 videomu, çocukluktan 26 yaşına kadar 1000'e yakın resmi, 321 arkadaşı, (bir bölümü uzaktan tanıdığım insanlar) sildim. Sonuçta sile sile kaç tane samimi arkadaşın kaldı derseniz çok komik ama üç tane kaldı. İnanın gel dediğimde gelen, dertleşebileceğim sadece üç tane kaldı. Gözlerim birkaç gündür rahatladı, kafamdaki uğultu gitti. Elvan Hanım, o kadar zararını anlatan vardı, sizin samimi yazınız beni gerçekten 10 dakika düşündürdü ve bağımlılıktan kurtuldum. Sağolun...