Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ELVAN DEMİRKAN

Güçlü erkekler hep aldatır mı?

Tiger Woods... 'Mükemmel insan' imaji ile Nike, Gillette, AT&T gibi mega firmaların sponsor olduğu ünlü golfçü, altı haftadır bir hayalet misali ortada yok. Popülaritesi, 19 kadınla karısını aldattığı ortaya çıktıktan sonra müthiş bir düşüşe geçti. Woods için kimi Güney Afrika'da diyor, kimi seks için rehabilitasyon merkezinde, kimi New York'ta Trumplar'ın otelinde... Kimi de kadınlardan birinin yanında diyor. (Bu yazı size ulaşana kadar ortaya çıkabilir.) Futbolcu David Beckham'ın, beyzbolcu Alex Rodriguez'in ve basketbolcu Kobe Bryant'ın da isimleri seks skandallarına karışmıştı. Ama Tiger Woods'a tepki daha ağır oldu. Vanity Fair dergisi şubat sayısında, üstsüz Tiger Woods resimlerinin yanında 'Mükemmel olmayan bir dünyada, mükemmel bir imajin varlığına inanmak isteyenler hayal kırıklığına uğradılar' diye yazmış. Woods, güzel bir sarışın ve iki çocuğu ile mükemmel görünen evliliğinin ardında; her birine ayda 5-10 bin dolar arası sus parası verilen haremindeki porno yıldızları ve kulüp garsonlarıyla yakalanmayacağından o kadar emindi ki, telefonlarına mesaj bırakacak, ucuz SMS'ler çekecek kadar kendinden geçmişti. HHH Onca şöhret, popülerlik ve paraya rağmen insanın hayatında bunca anlam eksikliği neden olur? Her zaman mükemmel olmasını bekleyen fanlarının ve medyanın baskısı mı? Çok kontrolcü bir babayla büyümüş olması mı? Genetik mi? Şöhret bazıları için ölümcül olabiliyor. Çünkü küçük bir insanın kaldıramayacağı kadar büyük bir yük... Heyecan dolu, para ve tanınmışlığın sağladığı imkanlarla sizi mutlu edeceğini sandığınız bir hayat, insanı aslında izole eden ve tüketen bir tecrübe. Daha önce yazmıştım. Carl Jung; hayatı iki evreye böler. İlki; egonuzu ispata çalıştığınız evre... İkincisi de yaşanılan büyük bir kayıptan sonra tüm bu çabanıza bir anlam bulabilmek için geçirdiğiniz evre... Woods evliliğini, sponsorlarını, popülaritesi ve 'mükemmel insan' imajını yerle bir etti. Bu büyük kaybını, hayatına yeni bir boyut kazandıracak bir sinyal olarak görmeyi öğrenebilirse ne ala! Yoksa vay haline! HHH Alanında öncü bir kadın psikologdan, aldatmaya karşı tavsiyeler beklersiniz değil mi? Yabancı gazeteleri karıştırırken okuduğum habere bakın. Fransa'nın en tanınmış psikologlarından Maryse Vaillant, yeni kitabı 'Men, Love, Fidelity'de (Erkekler, Aşk Sadakat) tek-eşliliğin insan doğasına aykırı olduğunu ve sağlıklı bir evlilik için aldatmanın iyi bir şey olduğunu iddia etmiş. Hatta daha da ileri gitmiş ve sadakatin gerçek sevginin kanıtı olmadığını, bazı erkeklerin psikolojilerinde kısıtlama olduğu için aldatamadıklarını söylemiş. Özellikle baba figüründen uzak büyüyen erkekler, evlilikte 'erkeğin görevi' idealine hapsoldukları için aldatamıyorlarmış. (Kıyıda köşede kalmış 3-5 sadık erkeği de bu yazı ile kaybetmeyiz inşallah...) Yazar, erkeklerin eşlerini sevdikleri halde aldatmalarını, ilişki içinde nefes alma ihtiyacı olarak yorumluyor. Angelina Jolie de geçen hafta bu konuda da sıradışılığını göstermiş. "Eşler hemfikir oldukları sürece bir mahsuru yok! Brad ve ben, beraber yaşamanın birbirine zincir ile bağlanmak olduğunu hiçbir zaman iddia etmedik" demiş. Bile bile aldatılmak... Peki 'O kadın, benim yapamadığım neyi yapıyor?' sorusu ile kıvranan bir kadın, bu açıklamayı kabul eder mi? Bir erkeğin ne kadar kısa süre ile olursa olsun bir başka kadınla birlikte olması, eşlerin arasındaki paylaşım adına bir kayıp değil mi? Bir de hastalık kapma derdi var. Yerim bitti ama merak ediyorum. Aldatmayan bir erkeğin olduğuna inanıyor musunuz?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA