Türkiye'nin en iyi haber sitesi
İLKER GEZİCİ

Bu filmden sonra komedide ben de akıllara geleceğim

Oyuncu Cansel Elçin, Türkiye'deki 10 yıllık oyunculuk kariyerinde ilk kez bir komedi filminde seyirci karşısına çıkacak. 'Evlenmeden Olmaz' isimli filmde başrol oynayan Elçin: Fransa'da hep komedi oynadım; orada bana 'Sen komedi oyuncususun' derlerdi. Ağır abi imajımı kırabileceğime inanıyorum. Cansel Elçin denilince kimsenin aklına komedi gelmiyor ama bu filmden sonra gelecek bence

Cansel Elçin'i bugüne kadar 'Kırık Kanatlar', 'Hatırla Sevgili' ve 'Gönülçelen' gibi dram ağırlıklı projelerde izledik. Oynadığı roller ve yakışıklılığıyla ekranların gözdesi olan Elçin, yaklaşık 10 senelik Türkiye kariyerinde ilk kez komedi yönünü göstereceği bir filmle seyirci karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Elçin, Özge Özberk ile başrolünü paylaştığı 'Evlenmeden Olmaz' adlı romantik komedi filminde; işinde başarılı ama özel hayatında başarısız olan 'Doktor Yavuz'u canlandırıyor. Üç yıl önce Pınar Apaydın ile evlenen 40 yaşındaki yakışıklı oyuncu, 'Artık baba olmanın vakti geldi' diyerek çocuk sahibi olmak istediğini açıkladı.
İlk kez komedi filmiyle seyirci karşısına çıkacaksınız, heyecanlı mısınız?
Evet, hem de çok. Filmi seyrettim, çok beğendim. Ben Fransa'da reklamlarda, dizilerde ve tiyatroda hep komedi oynuyordum. Tiyatroda özellikle vodville dedikleri tarzda oynardım. Hani adam gelir, karısını basar, gardroba bakar ya; o gardıroptan çıkan adam bendim işte.
Komediye yakınlık nereden geliyor?
Küçükken annem-babam Jerry Lewis filmlerini izlerlerdi. Ben de Jerry Lewis, Peter Sellers, Jim Carrey hayranı olduğum için komediyle büyüdüm. Fransa'da bana 'Sen komedi oyuncususun' derlerdi. O anlamda 'Evlenmeden Olmaz' yeniden komediye döndüğüm, çok eğlendiğim bir film oldu. Çok özlemişim komediyi.
Ne oldu da komedi oynarken Türkiye'de dram ağırlıklı işlerde yer aldınız?
Aslında beni bilen biliyor. Mesela Tomris Giritlioğlu, 'Gönülçelen'de bana komedi sahneleri yazıyordu. Ben de onları sonuna kadar oynuyordum. Ama ilk başta nasıl başlarsan öyle gidiyor. 'Kırık Kanatlar'da, 'Hatırla Sevgili'de, 'Gönülçelen'de hep ağır adamları oynuyordum ama komediyi de çok seviyorum. Yeniden komedi yapmak, nefes almak gibi bir şey oldu benim için.

ARABA YERİNE FİLM ÇEKİYORUM

Doğaçlama yaptınız mı?
Evet. Ben doğaçlamaya çok inanan biriyim. Zaten ben kendi filmimi çekerken treatman veririm, senaryo yoktur. Olayı anlatıyorum, 'Ona şunu söyle', 'Buna, bunu söyle' diyorum. Sette gelişiyor her şey. Bu filmde de karakteri daha iyi yansıtabileceğimi düşünerek doğaçlama yaptım tabii ki. Hatta bir sahnemiz var; terapist, 'Kadınlar senin köpeğin olacak' diyor oynadığım karaktere. Biz de orada köpek taklidi yapmaya başladık.
Köpek taklidi yapmak bugüne kadar yarattığınız imaja ters değil mi?
Hayır, daha neler var filmde. Bunun rahatsızlığını ya da endişesini hiç duymuyorum. Oradaki karakter ben değilim ki. Oynadığım karakterlerle beni ayırt etmek lazım. Ben sürekli aynı karakteri oynamayı sevmiyorum. Kendimden çok oynadığım karakterlerden bahsedilsin isterim. İnsanlar beni karakterlerimle sevsinler. İzleyici filmi izlesin; beş dakika sonra orada benim olduğumu unutacaklar zaten.
Bu filmle o ağır abi imajınızı kırabilecek misiniz peki?
Evet, inanıyorum. O ağır yürüyen, sakin konuşan adamdan kurtuldum biraz. Cansel Elçin denince komedi gelmiyor kimsenin aklına ama bundan sonra gelecek bence.
Filmdeki partneriniz Özge Özberk ile bu üçüncü projeniz...
Evet. Tanıdığın, bildiğin insanlarla çalışmak güzel bir şey. Benim gibi rahat insanlarla çalışmayı seviyorum. Filmi eğlenmek için çekiyoruz sonuçta. Herkes kendisiyle dalga geçerek oynadı. Hakan Eratik de çok iyi oynadı.
Türk komedi filmlerini ya da komedyenlerini takip ediyor musunuz?
Evet. Çok güzel filmler yapılıyor. Ben Cem Yılmaz'ı çok seviyorum. Erkan Can ve Zafer Algöz de çok iyi isimler.
Siz yönetmenlik de yapıyorsunuz. Komedi filmi çeker misiniz?
Hayır, ben çekmem. Bunu çeken çok iyi yönetmenler var. Ben kendim için yapıyorum yönetmenliği, deniyorum. İddiasız filmler bunlar. Bazıları araba alır, ben film çekiyorum.
Yazıp yönettiğiniz 'Melekleri Taşıyan Adam' filminden bahseder misiniz?
Çocuk evliliğiyle alakalı bir film. Bu tür filmler hep kızların gözünden çekildi. Ben de erkeğin gözünden çekip anlatmak istedim. '14-15 yaşında bir çocuğu evlendirdiğin zaman nasıl bir hayatı olabilir?' diye sorguladım. Küçük bir kasabadan İstanbul'a getirdim karakteri. O çocuğu Serkan Bakçı oynuyor. İstanbul'un sert dünyasında yaşamaya çalışan bir karakter üzerinden giden bir film. Festivallere gidecek. Güzel bir üslubu oldu filmin.
Şöhrete alıştınız mı?
Çok geçici bir şey, hemen bitiyor. Böyle bir şeye inanıp öyle yaşamak bana göre değil. Tanınıp sevilmek çok güzel bir şey, bir şans. Çalışıyorum, yaptığım iş beğeniliyor, 'Çok güzel bir iş yapıyorsunuz' diyorlar. Marangozluk da aynı. Doktorlar insanların hayatını kurtarıyor, onlar televizyon oyuncusundan daha önemli değil mi? Bunu hatırlamak lazım.
Yurt dışı bağlantınız sürüyor mu?
Evet. Kanada'da bir filmde oynadım. Öyle bir şansım var; hem Türkiye'de, hem Kanada'da, hem de Fransa'da oynuyorum.

'BENJAMİN BUTTON' GİBİ OLSAYDIK

40 yıl nasıl geçti?
Ben kafa olarak 25 yaşındayım ama futbol maçında, 25 yaşındaki çocuk yanımda koştuğu zaman, biraz zamanın geçtiğini hissediyorum tabii. Tam hayatı, kadınları anlamaya, biraz para kazanmaya başlıyorsun, dünyayı anlıyorsun derken, bir bakıyorsun 40 yaşına gelmişsin. Keşke 'Benjamin Button' gibi olsaydık. Sonuçta bugün varsın, yarın yoksun. Biz sonsuza dek yaşayacakmışız gibi hayatımızı sürdürüyoruz. Gerçekten bir anda her şey değişebilir. Gerçekten sevdiğin, güvendiğin, beraber vakit geçirmekten hoşlandığın, ortak noktalarının olduğu birini bulduğun zaman hayat çok eğlenceli oluyor. Yaşım artık 40 oldu ve ben bunca yıl yaşadığımı, bazı şeyleri bildiğimi düşünüyorum.
Hayalini kurduğunuz hayatı mı yaşıyorsunuz?
Hayal kursam şu anki hayatımın hayalini kurardım. Mutlu ve huzurluyum.

BABA OLMANIN ZAMANI GELDİ

Filmde canlandırdığınız 'Doktor Yavuz' nasıl biri?
İşini iyi yapan bir cerrah ama özel hayatı darmadağın. Geçmişinde yaşadığı travma yaşamını olumsuz etkiyor; 'Bir erkeğin hayatı evlenince biter' diyor.
Katılıyor musunuz bu görüşe?
Kiminle evlendiğine bağlı. Bence bir erkeğin evlenmeden önce sevdiği kadınla vakit geçirmesi, birlikte yaşaması lazım. Ayrıca dünyayı gezmesi, başkalarının yemeklerini yemesi, eğlenmesi lazım ki aşık olunca değerini anlasın. Evlilik; aile kurmak, çocuk yapmak için güzel. Yoksa evlenmenin manası yok, beraber de yaşayabilirsin.
Baba olma isteğiniz var mı?
Tabii ki, artık zamanı geldi. Evleneli üç sene oldu. Akışına bırakıyoruz.

GÜZEL BİR İNTİKAM HİKAYESİ


Atv'deki yeni diziniz 'Eve Dönüş' yakında başlayacak. Nasıl bir dizi olacak?
Orada balıkçı 'Yusuf' karakterini canlandırıyorum. Abisi olaylara karışıyor. Orada yaşanan olayda zengin bir kadın da zulüm görüyor. İnsanlar öldü sanıyor ama kadın başka bir karakterle geri dönüş yapıyor. 'Eve Dönüş' ismi de oradan geliyor. Ben de abimi bulmak için o kadınla iş birliği yapacağım. Güzel bir intikam hikayesi.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA