Ev kiraları uçuyor, kaç kaç kaç! Euro'nun ve doların yükselmesi, kiracılara hiç mi hiç yaramadı! 'Evim, İstanbul'un lüks semtlerinde olsun, aman Boğaz'ı görsün, site içinde olsun, Etiler'den Cihangir'e uzansın' diyenler pek bir dertli. Kimisi ev sahibini kuru sabitlemeye ikna etmenin derdinde, kimisi de 'Biz evi boşaltıp daha uygun bir daireye geçmek istiyoruz' diyerek ev sahibinin kapısını çalıyor.
Ah bu motosikletliler yok mu! Özellikle Nişantaşı'ndaki kaldırımları kendi yolları ilan etmişler, yayalara asla yol vermeden son hız gidiyorlar. Biz de arkalarından saydırıyoruz! Bir gün ya haklı olduğumuz halde gözümüzün üzerine yumruk yiyeceğiz ya da bir motosiklet kazası atlatacağız! Şişli Belediyesi buna ne çare bulacak bilinmiyor. Tahminimce diğer semtlerde de durum aynıdır. Motokuryeler ve paket servisçilerin kurallara uymaması bizi canımızdan bezdirdi yahu!
İstanbul'daki taksi şoförlerinin ise hiçbir zaman bozuk parası yok, çözümleri ise hiç yok! Para üstü veremediklerinde ya suratınıza anlamsız bir ifadeyle bakıyorlar ya da söylenip duruyorlar! Bazen taksiye binmek eziyete dönüşüyor. Uzun saatler çalışmalarından ötürü sabırlarını yitirdiklerini tahmin ediyorum ancak bunun bir orta yolu olmalı be şoför bey! İşte bu yüzden Uber almış başını gidiyor, ödemeyi kredi kartınızla çat diye yapıyorsunuz. Belki çözüm; taksilerde kredi kartıyla ödeme sisteminin zorunlu hale getirilmesi olabilir.
ŞİMDİ MODA OYUNCU-SOSYETE AŞKLARI
Bir grup 95 doğumlu oyuncu adayı ile beraberim. Onlar kristal çocuklar; çekiciler ve karşılarındakileri büyülüyorlar. Yeteneklerine laf yok; her biri jön olacak kadar iddialı. Başımıza yeni yeni Kıvanç'lar, Kenan'lar kesilecekler! Oyunculuk eğitimi alıyorlar, spor salonlarında saatler geçirip karın kaslarını baklava kıvamına getiriyorlar. Giyim kuşam 10 numara; modanın tüm kanunlarına uyuyorlar. Ama bu oyuncu adayları için iş burada bitmiyor. Konu özel hayata gelince, "Her birimize sosyetik sevgili lazım" diyorlar. Aşk yaşayacakları kişiyi, en az oynayacakları dizinin reytingi kadar önemsiyorlar. Kariyerlerini nasıl kurguluyorlarsa, özel hayatlarını da öyle hesaplıyorlar. Şimdilik bu çocuklar ünlü değil ama birkaç aya dizilerde boy gösterirler. Sonra mı? Bir sosyetik kızımızla Nişantaşı, Karaköy veya Bebek'te arz-ı endam ederler. Bu çocuklar, ilişkide ünlü abilerini, ablalarını örnek alıyor. Eskiden de böyle değil miydi? Klişe aşklar vardı; fabrikatörlerin assolist aşkları olurdu. Çok eskiye gitmeyin, Televole döneminde her futbolcunun bir manken sevgilisi vardı. Şimdi de oyuncu- sosyete aşkı gözde. Bakalım daha nasıl magazinsel çiftler göreceğiz...
HERKES İLİŞKİDE COOL OLMANIN DERDİNDE!
İlişkide cool olma durumu, çiftlerin yeni takıntısı. Atılan her adım, arkadaş ortamında masaya yatırılıyor; 'Tatlım sence cool bir duruş mu sergilemişim?' diye fikirler alınıyor. Kimse 'Yeterince duygusal mıyım? Aşkımı ifade edebilmiş miyim?' diye dert etmiyor. İşte ilişkideki cool olma durumunda ilk akla gelenler:
Mesajlaşırken emoji kullanıyorsan hiç cool değilsin. Öyle çiçek böcek, kalplerle dolu yazışmalar olmayacak.
Gelen mesaja geç cevap vereceksin. Whatsapp'ta hemen online olmayacaksın, mesajı geç görmüş gibi yapacaksın. Unutma, sen çok yoğunsun ve telefonunla hiç ilgilenmiyorsun. Her aradığında ulaşılamayacaksın.
Hafta sonu programı yapmayacaksın, hafta içi yemek yenecek ve gece çıkılacak, o kadar.
Sosyal medyada her anını paylaşmayacaksın. İlişkinizi fotoğraflayıp paylaşmak da yasak.
Aynı evde yaşanmayacak. Unutma, kendi özel alanının olması çok cool bir şey.
Sevgiliyle süslenip püslenip buluşmak yok. Salaş ve umursamaz olmalısın. Bu liste uzar gider. Romantizm kokan, pullu payetli aşklar artık out! Dönem, cool aşklar yaşama dönemiymiş, öyle diyorlar.
