Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MERT VİDİNLİ

Ören bey sendromu yaşıyorum!

Kar kış insanı olmadığımı söylemiş miydim?
Hiç bana göre değil bu zamanlar. Bahar aylarını iple çekiyorum. Ne gribi atlatıyor insan, ne soğuğa karşı koyabiliyor.
İşler böyle olunca, bende yeni bir sendrom patlak verdi: Ören bey sendromu!
Yani kozama girdim, içime kapandım. Bu satırları okurken yüzünüzdeki tebessümü hayal edebiliyorum; 'Yapma Mert, her gece sokaktasın' der gibisiniz. İşin o kısmı, mesleğimin cilvesi elbette ama gerçek şu ki, evde geçirdiğim süre kat be kat arttı. Peki ören bey sendromundayken hayatımda neler değişti?
1- Yeni dizi serilerine kaptırdım kendimi; yerlisi, yabancısı peş peşe! Kerem Bürsin ve Leyla Lydia Tuğutlu'nun oynadığı atv'nin çiçeği burnunda dizisi 'Bu Şehir Arkandan Gelecek' bitiyor, ardından Jude Law'lu 'The Young Pope'a devam ediyorum Blutv'den. Genç Papa demişken; Jude Law bu 10 bölümlük dizide, oyunculuğu ile Hollywood'a el öptürür. 'Ne Papa'ydı be' diyeceğiniz, Vatikan'ın işleyişindeki dönen dolapları görüp yaşanan entrikalara şahit olacağınız 'Genç Papa'nın hikayesine mutlaka başlayın!
2- Diziler arası zaplarken 'Cesur ve Güzel'deki oyuncuların telefonla konuşurken Facetime yapması dikkatimi çekti. Yüz yüze, görüntülü arama kafasını senaryolaştırmalarının sebebi; alınan telefon reklamı mı, yoksa bu kadar çok telefonla konuşma sahnemiz var, Facetime ile radyasyonu azaltıp sağlığımızı koruyoruz mesajı mı?
3- iTunes'dan yeni albümleri indirdim. Hiç düşünmeden ilk sırada tabii ki Sezen Aksu'nun 'Biraz Pop Biraz Sezen'i var. Ben en çok 'Hu Hu'yu sevdim. Yaza selam çakan şarkının ezberlik sözleri de burada: 'Huhu takarım zillerimi/ Yerim o dillerini/ Aman da fikirlerini yerim.'
4- Bol bol internet sitelerinde gezinip 2017'de neler olacak, ne yiyip, ne içeceğiz diye bakındım. Elbette bunlar bizim restoranların mönülerini de etkileyecektir.
Peki neler mi var, buyurun canlarım...
Beyonce'nin ortak olduğu WTRMLN WTR içeceği ile karpuz suyu içme trendi yayılacak.
Böylelikle bol bol karpuz sulu kokteyller, zayıflama içecekleri içeceğiz. Sebzeli yoğurtlar kaşıklayacağız; pancarlı, havuçlu, tatlı patatesli... Fotojenik yemekler daha çok mönülerde yer alacak. Bunlar için restoranlarda yemek stilistleri çalışacak, işin tadından çok görselliği ile ilgilenecekler.
Solo yemekler de çıkışta!
Yani restorana veya kafeye tek başımıza gidip yemek yiyeceğiz. Buna uygun mekanlarda artış olacak.
Bence yavaştan bu akımın bir parçası olun çünkü hâlâ aramızda tek başına yemek yemeğe, sinemaya gidemeyenler var. İlla ki yanımda birileri olsun diyenlere; özgüven dopingi biraz.
5- Kapgel uygulaması ile tanıştım. Örneğin; Starbucks'dan kahvemi, Zara'dan çorabımı, Macro ve Migros'tan yiyip içtiğim tüm market alışverişimi sipariş ettim. Evden çıkmadan bir tıkla her şeyi size getiren bu akıllı aplikasyon, tam benim gibi pinekleme kafasındakiler için ideal.
6- Son madde ise bolca itiraf içerir. Nasıl mı? Insta- date için girişimde bulundum; tanımadığım, profiline kandığım biri ile kahve içeceğim. Tanışıp yeni dünyalara açılacağım. Hep diyorum ya; aynı kazana kepçe sallıyoruz, aynı ortamlar, aynı insanlar, aynı mekanlar...
Yeter, bıkkınlık geldi. İşte o aynılığı değiştirmek için ilk adımı atıyorum.
Ören bey sendromumdan kurtulup kozamdan çıktığım zaman heyecanlı bir randevu beni bekliyor. Yeni bir şeyler öğrenmek, kafayı sıfırlamak için en ideal hareket benimkisi; tavsiye ederim... Bu satırları yazarken bir yandan da dijital flörtümle konuşuyorum; çaktırmayın, heyecandan ölüyorum. İşte ören bey sendromumun bende yarattığı etkiler. Nasıl beğendiniz mi?

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA