Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN CAN YANTIR

2010 aydınlanma yılı

Herkes ortalıkta, 2010 yılının bir öncekine oranla daha kötü geçeceğini, ekonomik krizin daha da derinleşeceğini, cebimize dayanan merdivenin sondaja devam edeceğini söylüyor ya; çok net gülüyorum… Abdala "Kar yağacak," demişler, "Titremeye hazırım" demiş. Bizimki de o hesap. Herkesin yüzünde bir umutsuzluk, herkeste bir bıkkınlık. Buradan milletimize seslenmek istiyorum; korkulacak, endişe edilecek bir durum yok. Vallahi de billahi de yok! Bence yeni yıl, eskisinden kötü olmayacak, hatta iyi olacağına olan inancım daha fazla. Nereden mi çıkarıyorum bunu? Bakıyorum insanlık tarihine, her dibe vuruşun arkasından bir aydınlanma, bir parlama geliyor. Misal, veba denen illet! Orta Çağ'da vurmuş Avrupa'yı, kırmış geçirmiş, bezdirmiş; arkasından 'Rönesans' denilen aydınlanma gelmiş. İnsanoğlunun zıplaması için bir yerlerden destek alması gerekir. Ve en sağlam destek de yerden alınır; bir kere dibe inmişse, arkasından mutlaka sıçrama getirir insanoğlu.

BİZ SIÇRAMAYI İYİ BİLİRİZ
Aynı, erotik film furyasıyla çıtayı bel altı seviyesine indiren Türk Sineması'nın hemen akabinde, Kemal Sunal efsanesini yaratması gibi. Kimilerine, göreceli bir yükselişi anlatıyormuşum gibi gelebilir ama öyle değil. Her çöküş, yeni bir kültür doğurur ve o yeni doğanın ölüsü, çöküş dönemindekinden iyidir. Türk futbolunun yükselişi nasıl başladı? Önce beşer beşer, sonra sekizer sekizer yedik. Bünyeyi dibe iyice alıştırdık. Sonra Piontek geldi, ötenazi bekleyen futbolumuzu ayağa kaldırdı. Adam gelir gelmez her önümüze gelenden intikam almaya mı başladık? Hayır. Ama en azından şerefli mağlubiyetler dönemi kapandı. Ben, Piontek öncesinde, kendi sahamızda oynadığımız bir maçta, ceza sahasında Trabzonsporlu Orhan Çıkrıkçı'nın düşürülmesi sonucu kazandığımız penaltıya heyecandan bakamadığım günü, dün gibi hatırlıyorum. Altı üstü bir penaltı… Üstelik bir iddian da yok… 2009'da her şeyin dibini gördük ya, bundan sonra önümüz açık. Ben kendi adıma yeni yıldan, müthiş parlamalar bekliyorum. Bir kere, yaşanan ekonomik krizin yansımalarını müziğimizde kesin göreceğiz. İsmail YK, beddua motifli şarkılarıyla, bu alandaki en önemli adayım. En ufak bir dolar-euro parite oynamasında da Ankaralı eşrafından güzide tepkiler bekliyorum. Sosyal içerikli eserler konusunda, uzun zamandır sessiz kalan Latif Doğan, bir hamle yapabilir. Bir dönem kadın vokaller, son zamanlarda da rock etkisinde kalan Eurovision'da bu sene total bir ağıt furyası yaşanırsa şaşırmayın… Benzer bir aydınlanmayı televizyonlarımız açısından da mümkün görüyorum. Özellikle yılın sonuna doğru çılgınlık boyutuna ulaşan 'farmville' hadisesi, dizi yapımcılarımızı harekete geçirebilir. Organik tarım temalı bir dizi fena mı olurdu… Patlıcan, domates ve salatalık arasındaki entrikalar… Diyeceğim odur ki, bu sene için fazla karamsar olmayın… Her musibet, peşinden nice aydınlanmalar getirdi bu güne kadar… Siz yaşadığınız toprakların evlatlarına, bir de tarihe güvenmeye devam edin…

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA