Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN CAN YANTIR

Türk futbolunun 'orta' sorunu

Orta, bence bu hayattaki en önemli kavramdır. Ortalama zevkleri olan insanlar, hayatta daha mutlu olur. Ülkenin ekonomik kalkınması, orta sınıfın ne kadar ilerlediğiyle alakalıdır. Tarihi değiştiren karakterlere bakın, hepsi orta boyludur... Az para açlık, çok para sıkıntı demektir. En ideali, insana, hayatta istediği şeyleri yapmasına imkan veren ama milletin de gözünü üstüne dikmesine sebep olmayacak ortalama bir servete sahip olmaktır. Güzelliğin bile ortalaması daha iyidir. Çok güzelsen, elde ettiğin her başarıya kuşkuyla bakılır. Ağzınla kuş tutsan, her yaptığın, kıvrımlı hatlarına yorulur. Ama çok da çirkinsen, şimdi içimizdeki çirkinleri tenzih ediyorum da, o da kötü bir şeydir. En iyisi, toplumun genelinden sivrilmeyecek bir güzelliğe sahip olmaktır. Misal ben Kıvanç Tatlıtuğ olsam, insanların benimle olan iletişiminde hep bir çapanoğlu arardım. Samimiler mi, boyuma posuma vurulup mu şirin görünüyorlar, düşünürdüm… Hakikaten zor iş... Futbolda da orta önemlidir. Eskiden futbolun kaymağını golcüler yer, en çok parayı onlar kazanırdı ama şimdinin yıldızları, orta saha oyuncuları. Çünkü hayatın her alanında olduğu gibi, futbolda da orta önemlidir. Futbolda önemli olan, orta sahadır. Ama ondan daha önemlisi, futbol ağlarının ortasında yer almaktır. Müsaadenizle izah edeyim…

AĞLARIN ORTASINDA
İnternet'in yaygınlaşmaya başladığı yıllarda, sosyal bilimciler, yeni bir yaşam biçiminin oluşacağını düşünüyordu. Bu yaşam biçimine göre insanlar, kalabalık şehirlerden, kırsal kesimlere kayacak ama gelişen yeni teknoloji sayesinde, modern yaşamla bağlarını koparmayacaktı. Aradan geçen 15 yıl, bu öngörünün gerçekleşmediğini ispatladı bize. İnsanlar, şehirlerdeki ufak tefek, sıkışık evlerini; kırsaldaki huzur dolu müstakillere tercih etti. Çünkü hiçbiri, şehirdeki sosyal ağlarından kopmak istemedi. İnternet ne kadar gelişirse gelişsin, tüm yaşananların ortasında olmayı tercih etti insanoğlu. Çünkü ilerlemeyi sağlayan bu sosyal ağlardı aslında. Dünya tarihini yönlendiren; edebi, sanatsal, teknolojik gelişmelerin birçoğunun Batı Avrupa'da olmasını sağlayan bu ağlardı. İngiliz tarihçi Norman Davies, konuyla ilgili şu sihirli açıklamayı yapıyor: "Batı Avrupa'nın havası ılık ve yağışlıdır. Bu yüzden de toprakları verimlidir. Bu da 100 milyonlarca insanın küçük bir araziye yerleşmesine neden olmuştur. Bu tip bir yerleşim de, sosyal ağların oluşmasına, insanların birbirinden etkilenmesine neden olur." Sosyal ağlar, futbol için de çok önemlidir. Güney Amerika takımlarının dönemsel başarılarını bir kenara koyarsak, futbolun itici gücünün Batı Avrupa olmasının sebebi de budur. İngiltere bile, hem coğrafi konumu hem aldığı uzun dönem cezalardan dolayı bu ağın dışında kalmış, belini yeni yeni doğrultmaya başlamıştır. 2006 yılında düzenlenen Dünya Kupası'nda, Batı Avrupa takımları, kendi bölgeleri dışından gelen bir takıma sadece bir kez yenildi (İsviçre, Uruguay'a penaltılarla kaybetmişti). Daha genel bir örnek verirsek, Batı Avrupa futbolunun lokomotifi olan; Almanya, Fransa, İtalya, Hollanda ve İspanya, dokuz Avrupa Şampiyonası ve Dünya Kupası'nı kendi arasında paylaştı. Tek istisna, 2004 yılında herkesi şaşırtan bir futbolla Avrupa Şampiyonu olan Yunanistan'dı; o da sonradan, önlenmeyen bir düşüş yaşadı. İlk tur maçları sonrasında, Güney Amerika takımlarının devrimine sahne olacakmış gibi görünen 2010 Dünya Kupası'nın finalinde de yine İspanya ve Hollanda vardı. Batı Avrupa, artık futbolun merkezi ve bu endüstrinin bir parçası olmak, bu merkezle olan ağları güçlendirmekle mümkün. Türkiye, coğrafi olarak Avrupa'nın ortasında değil; orası bir gerçek. Peki, futbolu ele alış biçimiyle, o ağların ortasında mı? Türkiye'nin adı, futbol piyasasında, Avrupa'da miadını doldurmuş futbolcuların fiyatlarını yükselten ülke olarak konuşuluyor. Bu noktada zengin Arap emirlikleriyle çekişiyoruz. Kulüplerimiz, işlerine yaramayan oyuncuların sözleşmelerini bile feshedemiyor; çünkü kimse onlara, burada kazandıklarını vermiyor… Takımlarımız, futbolun en önemli arenası olan kupalara katılmak için eleme üstüne eleme oynuyor. Üstelik milyonlarca dolar harcanan kadrolar, o elemeleri rahat rahat geçecek futbolu da oynamıyor… Oyuncularımız, yabancı liglerde akılda kalır performanslar sergileyemiyor… Hakemlerimiz bir ön eleme maçı yönetince, mutlu oluyoruz… Milli Takımımız, bir var bir yok… Türk futbolu yavaş yavaş, bir dönem Batı Avrupa futboluyla kurduğu ağlarını kaybediyor, kendi kabuğuna çekiliyor. Dedim ya hayatta ortada olmak iyidir. Futbolda da ortada olmak, o sosyal ağların bir parçası olmak önemlidir. Türk futbolunun en önemli 'orta' sorunu budur; yoksa orta sahaya iki yönlü oyuncu bulunmuş mu, bulunmamış mı, orası teferruattır…

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA