Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN CAN YANTIR

Sol kolun mucizesi

Addis Ababa'nın en işlek caddesindeki kaldırımın kenarına oturmuştu. Ayağındaki yırtık pırtık spor ayakkabısı, bir de kürdan gibi bacaklarına geçirdiği yeşil şortu çarpıyordu ilk anda göze. Tipik bir Afrika başkentinin kural tanımaz kalabalığı içinde, pastel bir fonda kayboluyordu adeta. Çevresinden geçenleri izlerken, yanına o topraklardan olmadıkları fazlasıyla belli olan iki kişi yanaştı. Birinin elinde kamera vardı, diğerinde mikrofon... Fransızca kokan İngilizceleriyle, mikrofon uzattılar çocuğa: "Haile Gebrselassie'yi tanır mısın?"

YASAKLI SORUYU SORDULAR
"Etiyopya'da bu soru sorulmaz. Eğer benden cevap almak istiyorsanız, Haile'yi ne kadar sevdiğimi sorun. Çünkü burada sadece insanlar değil; ağaçlar, toprak, rüzgar ve hatta güneş bile tanır onu." Paris'ten kalkıp gelmişlerdi Haile Gebrselassie haberi yapmaya... Onun bu topraklarda ne kadar sevildiğini çok iyi biliyorlardı; amaç, çocuğu biraz konuşturmaktı. Muhabir yeni bir soru sormaya hazırlanırken, "O, koşmayı asla bırakmaz!" dedi çocuk; yerinden hafifçe doğrularak. Gözünü alan güneşi eliyle kesip, "Bu güneş, bu ülkenin üzerinde oldukça, Haile koşmayı bırakmaz. Ben geceleri sol kolumu dirseğimden bağlıyorum; büyüdüğümde aynı onun gibi olabilmek için..." Bu sahne, Haile Gebreselassie'nin atletizmi bıraktığını açıkladıktan sonra, Etiyopya'nın başkenti Addis Ababa'da yaşandı. Fransız televizyonunun muhabiri, haber yapmak için sokakları arşınlarken, haber onun ayağına geldi. Çocuk bu kadar konuştu zaten. Fransız televizyonu da hiç kesip biçmeden verdi yayına, kaydı. "Ben geceleri sol kolumu dirseğimden bağlıyorum" cümlesini ekrana bindirip, dakikalarca orada tuttular. Programın sunucusu, "Acaba herhangi bir Fransız çocuğu, bu sene Dünya Kupası'nda rezil olan futbolcularımızdan birini bu şekilde seviyor mudur?" cümlesiyle anons etti haberi.

TEK AMAÇ KAZANMAK MIDIR?
Sporda amaç her karşılaşmayı, her yarışı kazanmak mıdır? Yoksa yetiştiği topraklara bir şekilde örnek olmak mıdır? İkisini de yapabilmek müthiş olur tabii; ama hangi birincilik, bir çocuğun sırf birine benzeyebilmek için geceleri sol kolunu bağlayarak uyuması kadar haz verebilir ki… Haile Gebrselassie, atletizm dünyasının gelmiş geçmiş en büyük isimlerinden biri. Paavo Nurmi, 1924 olimpiyatlarında beş altın madalya kazanırken (1.500 ve 5.000 metre yarışları arasında sadece 26 dakika dinlenerek), o vakit İskandinavya coğrafyasının en zayıf halkası olan ülkesi Finlandiya'nın makus talihini yenmişti. 1930'lu yıllarda doğan erkek çocuklarının çoğuna Paavo isminin verilmesi bundandı. Yine Abebe Bikila, 1960 olimpiyatlarında, maratonda altın madalya kazanırken, atletizmde bu başarıyı yakalayan ilk Afrikalı oluyordu. Sonrası zaten geldi... O tarihten sonra, orta ve uzun mesafe koşuları, bu kara kıtanın çocuklarından sorulmaya başlandı. Haile, o yeni jenerasyonun en büyük ismiydi. Onu efsane yapan, onlarca rekor; olimpiyatlar ve dünya şampiyonalarında kazanılmış altın madalyalar değildi. Onu efsane yapan, bir çocuğun sırf ona benzemek için her gece sol kolunu bağlayarak uyumasıydı...

SALLANMAYAN SOL KOL
Neydi o sol kolun hikayesi? 10 çocuklu bir ailede büyümüştü Haile. Evlerine en yakın okul, 10 km uzaktaydı ve kardeşlerinin çoğu, sırf bu yüzden okuyamamıştı. Haile'nin iki seçeneği vardı; ya okumayacaktı ya da her gün o 20 km'yi yürüyecekti. Haile, özgür ruhuna yakışanı yaptı ve kendisine verilen iki seçenek arasından üçüncüsünü seçti: O mesafeyi her gün koşacaktı! Yedi sene boyunca, her gün okula koştu. Sırtına astığı çantasının kendisini yavaşlattığını düşündüğünden, kitaplarını sol elinde taşımaya başladı. Sol kolunu, kitapları düşmesin diye, dirseğinden kırıp vücuduna yapıştırmayı da alışkanlık haline getirdi. Ve o dakikadan sonra hep öyle koştu. Sağ kolunu ne kadar sallarsa sallasın, sol kolu vücuduna yapışık oldu… Okula koşan Haile büyüdü, altın madalyalara koşmaya başladı. O koştukça, efsanesi daha da yayıldı. Kişi başına düşen gelirin 350 dolar olduğu ülkesinde, herkesin umudu oldu. Gelişmiş batı medeniyetleri, tarihlerinde savaş kazanmış komutanlarla övünürken, Etiyopyalıların kahramanı, pistlerin gülen yüzlü rekortmeni Haile Gebrselassie oldu. "İsterseniz sizi onun büyüdüğü köye de götürebilirim" dedi çocuk, Fransa'dan kalkıp ülkesine gelen televizyonculara. "Hem onun her gün koştuğu yolu da gösteririm size" diye de ekledi. "Bir şartla" dedi muhabir, "Kolunu aynı Haile'ninki gibi yapacaksın…" Atladılar bir arabanın arkasına. Güneş ufuk çizgisine yaklaşırken, bir efsanenin doğduğu köye doğru yol almaya başladılar. O sırada stüdyodan Fransız spikerin şu anonsu duyuldu: "Keşke milyon avrolar kazanan futbolcularımızın yerine bir tane Haile'miz olsaydı…" Not 1: Yazıyı kaleme aldığım dakikalarda Haile Gebrselassie, twitter hesabından, atletizmi bırakma kararını gözden geçirdiğini ve büyük ihtimalle pistlere veda etmeyeceğini duyurdu. Not 2: Efsanenin hayatıyla ilgili, Jim Denison'un kaleme aldığı 'The Greatest' adında müthiş bir kitap var. Bir şekilde edinin ve okuyun.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA