Ajda Pekkan'ı bir tasarım harikası olarak görürüm ben. Yaratıcılığına saygı da duyarım. Kadın, tıpkı bir mühendisin bir aracı tasarlaması gibi, kendi kendini yeniden tasarladı ve yarattı. Hâlâ da içine sinmeyen aksamları kafasına göre değiştiriyor. Bunun bir sonu da olmayacak belli ki. Kendi parası, kendi bedeni, kendi zevki. Kimsenin diyeceği söz olamaz. Ama haksızlıklara tahammülü olamayan bir kadın olarak benim bazı palavralara ciddi itirazım olacak.

SÖZLERİ UNUTUYOR
Şu İstanbul medyasındaki ahbap- çavuş ilişkisi dışarıdan bir gözle bakıldığında öyle sahte, öyle itici ve öyle adaletsiz görünüyor ki... Ajda'yı yere göğe koyamayanlar, sesiyle neredeyse bir Maria Callas, sahne şovuyla neredeyse bir Madonna ilan edenler, hele orada bir durun birader... O kadar da demedik! Tamam anladık eli yüzü düzgün kadın, şıkır şıkır çıkıyor sahneye falan ama ne dans etmeyi bilir ne de söylediği şarkılar Serdar Ortaç'ın 'çıstak çıstak'larından bir öteye gidebilir. Üstelik bana en ayıp geleni, en en en eski, en bilinen, binlerce kez söylediği şarkıların bile zahmet edip sözlerini ezberleyemiyor olması. Hani yaşından başından dolayı demans başlamıştır falan da demeyiniz, ben çoook küçükken, TRT'nin eğlence programlarına çıkar, playback'e bile ağzını uyduramazdı. O zaman da okuduğu şarkının sözlerinden bihaberdi yani. Geçenlerde Kıbrıs'ta kırdığı pot ise hakikaten bildiğin fıkra. Sahneden kendisini izlemeye gelen KKTC Başbakanı İrsen Küçük'e önce "Bayan Başkan" diye hitab ediyor. İrsen'i, Birsen anladı zaar... Sonra birileri işaret edip yanlış yaptığını anlatmaya çalışmış olmalı ki, hatasını anlıyor (!) ve eksik olmasın hemen düzeltiyor: "Bayan Başbakan"!!! Belli ki o düzeltmen birileri hâlâ el kol hareketleriyle kendisini uyarmaya çalışırken Ajda iyice kayışı koparıyor ve "Başbakan Hanımefendi" falan demeye başlıyor. Hanımefendide ısrarlı yani. Bizi güldürdün ya Ajda, Allah da seni ve şürekanı da bol bol güldürsün e mi!