Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNCEL ÖZİÇER

Seyyal Taner'in kızı varmış!

Cumartesi günü Ayşe Arman'ın Seyyal Taner'le yaptığı röportajı okuyorum.
Müziğe geri dönmüş Taner, onu anlatıyor.
Enerjisi o kadar yüksek ki, okuduğum satırlarda bile bir coşku var.
Kısa cümleler kuran insanları severim ben.
Lafı döndürüp dolaştırmadan; üç-beş satırlık cümlelerle değil de, derdini kestirmeden anlatanları yani.
O da öyle vermiş cevapları, tıkır tıkır gidiyor röportaj.
Ve ne güzel şeyler söylüyor.
Biraz kendime benzetiyorum.
Sürekli 19 yaşındaymış gibi yaşamasını, aşık olduğu adamın peşinden her şeyi bırakıp, çekip gidebilecek kadar gözü kara oluşunu... Sonra aşk bitince, hiçbir pişmanlık duymadan, öyle lanet falan etmeden, hiçbir şey olmamış gibi geri dönüp kaldığı yerden başlamasını falan... "Demek o da benim gibi" diyorum, hayat önüne ne getirirse eyvallah deyip sorgusuz sualsiz yaşıyor.
En önemlisi de bağımsızlığa bağımlı...

BÜTÜN ENERJİ KESİLDİ
Fakat her şey 10 numarayken birden o bölüme geliyorum.
Meğer çok genç yaşta bir evlilik ve bir çocuk yapmış Taner. Bir kız çocuğu. Babası yabancıymış, anladığımız kadarıyla İspanyol. "Peki şimdi nerede kızınız?" diyor Ayşe Arman.
Buna da yine kısa cümlelerle cevap geliyor.
Frankfurt'ta imiş.
Çünkü orada doğmuş, orada büyümüş.
Babasının yanında kalmış. Annesini ise tatillerde vs. görmüş.
İşte tam bu noktada gazete sayfasından akan bütün enerji bir anda kesiliverdi. Çünkü benim için hiçbir neden, hiçbir gerekçe; bir annenin evladını babaya bırakıp gitmesini haklı gösteremez.
Anasının doğurup bıraktığı o kız çocuğu sanki bir anda gözümün önüne geldi. Arada bir gördüğü bir annesi varmış onun. Çok ama çok acıklı geliyor bu tablo bana.

ÇOCUĞA ANNE LAZIM
Yazının sonunda kadın hakları için mücadele ettiğini söyleyen Seyyal Taner bir de öğüt vermiş bizlere: "Ayakları üzerinde dursunlar, cesur olsunlar. Şikayet ettikleri ama aynı zamanda da sevdikleri erkekleri bağışlayarak kucaklasınlar..."
Bir hemcinsi olarak naçizane benden de kendisine bir öneri gelsin o zaman: "Sevdikleri erkekleri kucaklayana kadar doğurdukları evlatlarını sarıp sarmalasınlar.
Arkalarında bırakıp bilmemkaç bin kilometre öteye gitmesinler.
Bir çocuğa, arada bir gördüğü değil, kucağından hiç inmediği bir anne lazım; bunu hiç unutmasınlar."

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA