Gülben Ergen'e karşı eskiden nötr olan duygularım yıllar geçtikçe antipatiye dönüştü, şimdi doğruya doğru.
Yanda da söz ettik ya; samimiyet ve içtenlik çok önemli. diye... İşte Gülben'e bakınca; o duyguları bir türlü hissedemiyor insan. Her mimik, her kelime, her olay düşünülüp, taşınılıp planlanarak yapılmış gibi...
Belki de öyle değildir ama en azından büyük çoğunluğun üzerinde yarattığı etki bu.
NAMUS BEKÇİSİ MİYİZ?
Lafı kıvırmaya çalışıyorum ama yapım buna müsait değil, illa ki kısa yoldan anlatmam lazım.
Evet Gülben Ergen'i pek sevmem, kusura bakmasın.
O da zaten "Ah Öncel'im" diye bana bayılmıyordur eminim.
Neyse, ama yine de şu son olay çok can sıkıcı; Ergen'in cep telefonuna yazdığı mesajların gizli gizli çekilip bizlere duyurulması yani.
Bu, insanın yatak odasına dalmak kadar özel hayata müdahale bence...
Ayrıca da bize ne? Namus bekçiliği bize mi kaldı? İnsanlar birbirini, hele de bu tür konularda yargılarken dönüp önce kendi hayatlarına baksınlar."Ben olmadık zamanda, hiç olmadık birine fena aşık oldum" demeyen de, ilk taşı eline alıp nişan alsın.
Çok ayıp, çok. Bence herkes kendi dalgasına baksın!