Fillerle kadınların ortak bir yönünü keşfetmiş bulunmaktayım.
Uykudan önce belgesel izlemenin faydaları...
Efendim, aslında son derece sosyal ve damarlarına basılmadığı sürece sevecen olan fillerin bir önemli özelliği de, fazla 'alıngan' olmalarıymış.

ONLAR DA SALDIRIYOR!
Onları üzen bir sebep olduğunda, arkalarını dönüp gitmiyorlar; çok sinirlenip saldırıya geçiyorlarmış.
Aynı biz!
Her kadın, biraz zorlasa, alınganlığın kitabını yazabilir hani.
Fillerle kadınların bir başka ortak özelliği de belli sürelerle girdikleri 'mast' dönemleri.
İşte o dönemde tam bir manyak oluyorlarmış.
Kanlarındaki hormon seviyesi artıyor, şuurlarını yitirecek kadar öfkeli ve saldırgan oluyorlarmış.
Artık önlerine ne gelirse; ezmedik, parçalamadık ne insan bırakıyorlarmış, ne de taş üstünde taş...
Fillerdeki tüm bu 'çıldırma dönemi', tamamen bilinç dışı gelişiyormuş.
Ne yaptıklarını bilmiyorlarmış yani.
İnsanoğlunun kadın cinsinde, her ay görülen öfke nöbetleri gibi yani.
Kadını kendinden bile soğutan, içinin çirkinliğinin yüzüne vurduğu, yüzünün, gözünün değiştiği, saçlarının taraz taraz olduğu, tırnaklarını geçirecek insan arayışına girdiği; kısacası ciddi ciddi delirdiği o kabus günler.
Hormonların etkisinde; fillerin 'mast'ı, kadınların cana kastı...
Siz söyleyin şimdi; birbirlerine tıpatıp benzemiyorlar mı?