Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNCEL ÖZİÇER

Kuzey beni çağırıyor

Yok, 'Kuzey Güney'in Kuzey'i değil.
O da çağırsa fena olmaz tabii ama bugünlerde beni kendine mıknatıs gibi çeken başka bir kuzey! Şu memlekette gitmediğim, görmediğim tek yer kaldı; Karadeniz.
Yıllardır bu kadar istememe rağmen neden olmadı, nasıl olmadı bilmiyorum ve bunu sadece 'basiretim bağlandı' olarak açıklayabiliyorum.
Oysa lise yıllarımdan itibaren okuduğum gezi kitapları sayesinde hakkında o kadar çok şey biliyorum ki...
Ama yok işte, bir türlü denk düşüremedim.

KISKANÇLIKLA BAKTIM
Hep kapsamlı bir gezi olsun istediğim için kısa süreli seyahatlere hiç girişmeyim dedim, belki de hatayı orada yaptım.
Fakat bu ara Karadeniz'le ilgili bilgiler, görsel malzemeler üstüme üstüme yağıyor.
Sanırım gerçekten artık o yaylalar, dağlar, ormanlar beni çağırıyor.
Bakın önceki gün, tembel akşamüstü saatlerini yine koltukta yan gelip yatmak suretiyle geçirirken önce telefonuma düşen Karadeniz turu fotoğraflarını gördüm.
Her zaman olduğu gibi de gördüklerime hayran kaldım.
Instagram'da takip etttiğim bir ismin fotoğraflarıydı bunlar.
Bayram tatili için şahane bir tur yapmışlar.
Fotoğraflara kıskançlık içinde baktım.
Telefonu elimden bırakıp kumandayı almıştım ki Kanal B'de şahane bir belgesele rastladım.
2009'da Ankara Film Festivali'nde ikincilik ödülü alan 'Romeyika'nın Türküsü'.
Anadolu'nun ölmekte olan dili Romeyika üzerine bir belgesel.
Belgeselin yapımcı- yönetmeni Yeliz Karakütük.
Romeyika eski Rumca.
Artık konuşan çok çok az kişi kalmış.
Nineler, dedeler ve onlardan kaptıkları kadarıyla bir avuç torun.
Bir yerde rastlarsanız mutlaka izleyin.
Ben 'Romeyika'nın Türküsü'nü izlerken en çok Trabzon'un o dağ köylerinde oturan ve tüm ihtiyaçlarını doğadan karşılayan ninelerime, dedelerime özendim.
Yaşları 80-90. 100'e merdiven dayayanlar da var.
Zihinleri pırıl pırıl.
Enerjileri şaşılası.
Hâlâ her gün sırtlarında sepetleri; o dimdik yamaçlara ektikleri mısırları, patatesleri, lahanaları vs. topluyorlar.
O günün rızkını yani.

MASAL ÂLEMİ GİBİ...
"Tarlaya gidip çalışmazsan akşama sofraya lokmayı kim getirecek ki?" diyor 80 küsur yaşındaki ninem.
Yiyecekler tarladan, un değirmenden, yakacak ormandan.
Para alışverişinin olmadığı, paraya ihtiyaç duyulmayan bir hayat. Üstelik masal âleminden bir doğanın kucağında.
Nasıl özenilmez?
Ve oralara, o dağlara, o yaylalara gidip o ninelerin eli nasıl öpülmez?
Bu kez kesin kararlıyım. En kısa zamanda bir Karadeniz turu yapacağım.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA