Aslında gezegen hareketleri falan da değil, bizi zaman zaman eski sevgiliye yönlendiren yalnız kalma korkumuz. Ya da şöyle söyleyeyim; yalnız kalamama sıkıntımız.
İlla ki oyalanacak birileri olacak hayatımızda.
Sabah 'Günaydın', akşam 'İyi geceler' mesajı atan, günde sekiz kere arayan, hafta sonu ve tatil planlarının kahramanı... Çok nadir de olsa, "Telefon, kapı çalmasın, özgürce susma hakkımızı kullanalım" dediğimiz zamanlar oluyor gerçi ama çok kısa sürüyor bu inziva halimiz.
Ben kendimden biliyorum, özene bezene yaptığım bir yemeği, çok sevdiğim bir diziyi, kedilerimin öğrendikleri yeni bir numarayı sevdiğimle paylaşmazsam, benim için hiçbir anlamı olmuyor.
Bu yüzden bazen keseli hayvanların yavruları gibi, başka birinin derisi altında yaşıyormuşum gibi hissetmek hoşuma gidiyor.
Bazen özgürlüğün korkutucu yanını 'güvenli bir hayatın emniyetine' teslim edesim geliyor.