Hadi ordaaan. Erkek yalanı no 1358. Ey güzel Allah'ım. Sabah Seda aradı. Hani benim İpek- Seda-Ayşe üçlüsünün Seda'sı. Başına gelmedik kalmayan komik kadın. Tipik şehirli, çalışan, kendine güçlü süsü vermiş ama aslında kedi gibi sığınmayı bekleyen, modern zamanların kurbanı kadın. Bizimki yeni bir aşka yelken açtı. Evet! Yine. O zaten her ay yeni bir aşka yelken açıyor sonra fırtına çıkıyor, can simidiyle okyanusun ortasında kalıyor. Neyse, şimdi bu üç haftadır görüştüğü yeni adam çiçeği burnunda bekâr. Seda'yı iki gün önce 'yeni' evine götürüyor. Diyor ki "Bu eve gelen ilk kadın sensin." Seda'nın böyle bir talebi var mı? Yok tabii. Seda'yı bu motive edebilir mi? Hımmm belki. Saftır o. Seda hafiften kanatlanıyor bu duruma tabii. Üç haftanın meyvelerini topluyor aklı sıra. Üstüne rahat şeyler giymek istiyor, gardırobu açıyor. Ne görsün? Kadın eşofman altı!!! Kırmızı alarm! Tez olay çıkarılsın! Soruyor adama "Aşkım bu ne?" Adam anında görüntü şov gibi maşallah, cevap veriyor "Aşkım sana aldım." (Yaratıcılığından dolayı alkış.) Seda gri ve defalarca yıkandığı belli olan eşofmanı kaldırıp bir daha bakıyor, derin nefes alıyor, dişlerini sıkıp gülümseyerek "Aşkım, bu small, ben gördüğün gibi large giyen bir kadınım." Adam ayvayı yediğinin farkında, çevirir: "Ha, o zaman gündelikçi kadınındır." Seda sinirle banyoya giriyor, bu sefer banyo dolabını açası tutuyor. Oha! Dolapta açılmış Orkid paketi Seda'ya sırıtıyor. Kapıyı açıyor: "Bana bak adam, bu ne peki?" Pişkinspor abiden cevap: "Aaa, ne bileyim ben, kim koydu onu?" Seda golü çakıyor: "Gündelikçinindir canım benim, takma sen güzel kafana." Sonra ne oluyor, ilişki taca çıkıyor. Ben bu erkeklerin kriz yönetememelerinin hastasıyım valla.