Bu hafta yine ünlülerimizden peş peşe demeçler geldi. Kimi isyan etti, kimi 'çeker giderim' çekti, kimi sinirden çiftliklere sığmadı, kimi boynunu büktü kaldı. İşte haftanın 5 açıklamasına benden 5 yorum:
Etikelemeyin uleeen: Güzeller güzeli oyuncu Berrak Tüzünataç etiketlenmekten bıkmış usanmış. Harper's Bazaar'ın mayıs sayısı için verdiği röportajda; "Etiler'de yaşadığım için 'Etiler Güzeli', Cihangir'e gidiyorum diye 'Bohem Oyuncu' oldum. Hangi semte gidersem onunla etiketleniyorum" demiş. Kızı etiketlemeyin artık! Bebek'e taşınsa 'Bebek Berrak', Kanlıca'ya taşınsa 'Yoğurt Berrak', Çengelköy'e taşınsa 'Hıyar Berrak' olacak hali yok!
BUZZ GİBİ SOĞUTMA!
Neşeli hayat: Çok neşeli görünen insanların içlerinin kan ağladığını söylerler. Kim? Birileri işte, karıştırmayın. Şov dünyamızın en neşeli kadınlarından biridir Nükhet Duru değil mi? Her daim gözlerinin içi güler, kapı gıcırtısına oynayacakmış gibi bir hali vardır. Ve fakat dün GÜNAYDIN'dan İpek Durkal'a verdiği röportajda bambaşka bir Nükhet Duru çıktı karşımıza, bakın hem de şu cümlelerle; "Galiba ben artık çok neşeliymiş gibi yapıp, insanlara bulaştırmaya çalışmaktan yoruldum. Neşeli olmanın birinci yolu öyleymiş gibi yapmakmış çünkü..." Bazen 'neşeli' sıfatını almak çok büyük bir yük oluyor omuzlara. Her an bir neşe, bir coşku, bir şenlik bekliyorlar sizden. En yakınlarınız bile durulmanıza, kendinize dönmenize, suratınızı asmanıza izin vermiyor. Oysa neşe, hüznün arkasından çıkıp güneş gibi açmaz mı?
Ezelden sinir: Bu hafta 'sus artık sus, lütfen daha fazla konuşma, bizi buzz gibi soğutma' çığlıkları attım. Kime? Yıllardır hayranı olduğum oyuncu Mehmet Aslantuğ'a. 'İsmail Cem Televizyon Ödülleri' dağıtıldı, Mehmet Aslantuğ da dağıldı maşallah! 'Ezel' dizisinin 9 ödül almasını nedense içine sindiremedi. Hız kesmeden neredeyse her gün bir açıklama patlattı. Ezel-Eyşan İstiklal Caddesi öpüşmesi sahnesi nasıl en iyi sahne seçiliyormuş? 'Hanımın Çiftliği'nde boş sahne yokmuş, bu ne haksızlıkmış!
AL SANA BİR KAYA
1. Ezel'i takip edenler, o sahnenin dizinin en önemli sahnelerinden biri olduğunu ve seyirciyi nasıl coşturduğunu bilirler. 2. Bu bir ödül, birileri alır birileri alamaz, alamayanların da çıkıp 'hakkımız yendi' naraları atmaları seyirci gözünde 'iyi ki ödülü alamamışlar' hissiyatı yaratır. Anlatabildim mi? Biraz sükunet reca edeceğiz Muzaffer Bey.
Son pişmanlık: Bu da Hollywoodgillerden bir haber. 'En İyi Kadın Oyuncu' Oscar'ını kapan Sandra Bullock aynı zamanda en iyi kazığı da yemişti hatırlarsınız. Kocası Jesse James sağ olsun, bir değil iki değil üç değil dört kadınla birden aldatmıştı Bullock'u. Vay paşam vay, Allah işlerini rast getirsin! Sonra ne oldu? Önce model Michelle McGee, Sandra Bullock'tan özür diledi. Geçen hafta da striptizci Melissa Smith! Bullock'a 'faks' çeken Smith pişmanlığını dile getirip, ben ettim sen etme, nolur beni affet; zaten sen affetsen de ben kendimi affetmeyeceğim tadında bir not yazmıştı. Tam 'Al sana bir kaya nereye dayarsan daya' vaziyeti. Kadın yuvayı dağıtmış, olan olmuş, biten bitmiş, duyan duymuş şimdi özür dilesen kaç yazar!
EDİRNE'DEN ÖTESİ...
Tabii kadın dünyası bu, hiç belli olmaz. Sandra bu iki hatunla arkadaş oluverirse hiç şaşırmam. Sadece özür dileyen kadınların psikolojisini merak ediyorum; "Çok affedersiniz, kocanızla şeyetmiştik de artık heyecanı da kalmadı, bari sizden özür dileyeyim de içime su serpilsin" mi? Olay bu mu? Değilse ne?
Terk-i diyar: Gün geçmiyor ki bir ünlümüz hakkında çıkan 'yalan' haberlere isyan bayrağı çekip sonra da "Üzerime gelmeyin, ülkeyi terk ederim" tehtidi savurmasın. Yıllardır kimler geldi kimler geçti, kimler ne restler çekti de kimse Edirne'den öteye gidemedi. Neden? Nedeni Edirne'den sonrasında bir hiç muamelesi görecekleri olabilir mi? Neyse, bazılarının "Bakın terk ederim ülkeyi haaa" demesi bizi üzebilir ama oyuncu kardeşimiz Merve Sevi böyle bir açıklama yapınca ancak gülüyoruz işte. Gidersen git! Bir sen eksiktin zaten. Tövbe tövbe.
