Türkiye'nin en iyi haber sitesi
AYŞE ÖZYILMAZEL

Dürüstlüğü istediğinize emin misiniz?

Bizim öyle huylarımız var.
Hepimizin yani.
Mesela esasen istemediğimiz, ayılıp bayılmadığımız şeyleri istiyormuş, yıllardır bekliyormuş gibi yapmak...
Diyelim 40 yaşını geçmiş ve hâlâ evlenmemiş bir adamın; eş-dost sussun diye evlilik güzellemeleri yapması, 'Karımı arıyorum da hep yanlış kadınlara çatıyorum, yardım edin a dostlar' çağrılarında bulunması gibi.
Mesela hiç de hayatından taviz vermek, çocuk pışpışlamak istemeyen bir kadının 'Evet, ben de deli gibi çocuk istiyorum da eş bulamıyorum' diye yalandan kıvırması gibi.

SAHİDEN EMİN MİYİZ?
Mesela tembelliğin dibine vurmak tek dileğiyken, sabah 7-akşam 9 mesaideki bünye roboto dönmüşken, nefes almadan çalışmanın ne yüce bir hareket olduğunun altını çizmek gibi.
Bir de 'dürüstlük' var dilimizden düşüremediğimiz tabii.
Soru: Hayalinizdeki adamda/kadında aradığınız özellikler ne?
Cevap: Valla dürüst olsun...
Arkadaşlarla sofra muhabbetinde aşktan, meşkten, işten dem vururken, ille de şunu deriz; 'Şekerim dürüstlük benim için çok önemli...' Kızlarla eski sevgiliyi çekiştirirken, pek bozulduğumuzu belirtir, şöyle dertleniriz; 'Ben ondan sadece dürüstlük bekledim.' Sahiden mi? Ciddi misin? Emin misin?
Hadi hepimize sorayım: Arkadaşlaaar!
Aradığımızın saf ve yüzde 100 dürüstlük olduğuna emin miyiz?
Dürüstlük nedir? Gerçektir değil mi! Ee gerçek nedir? Gerçektir işte, katkısızdır, olduğu gibidir ve onu bazen bilmemek daha iyidir çünkü her daim hoşumuza gitmez.
Kararlarımızı sorgulamamıza, değişmemize, kendimizi zorlamamıza, şapkayı önümüze koymamıza, egomuzu uğurlamak durumunda kalmamıza sebep olandır gerçek.

İŞİMİZE GELENİ İSTERİZ
Hani 'dürüstlük' aşkıyla yanıp tutuşuyoruz ya. Peki diyelim sevgilinizle akşam bir yere gideceksiniz, arkadaşlarınıza söz verdiniz fakat onun hiç evden çıkası yok.
Size dönüp; 'Ben çıkmak istemiyorum, evde film izleyeceğim' dese bozulur, onu kaba bulursunuz. Size 'Hastayım, başım çok ağrıyor' dese, anlayışla karşılarsınız.
Veya bir arkadaşınızı ele alalım. Ona işinizle, sevgilinizle, kıyafetinizle ilgili fikrini sorduğunuzda size olumsuz şeyler söylese, eleştirse, beğenmese ne düşünürsünüz?
Arkadaşınızı kıskanç, kötü kalpli ilan etmeniz çok mümkün değil mi!
Peki, o hiç hazetmediğiniz kişiyle her karşılaşmanızda sarılıp öpmeniz ve aslında bu durumdan nefret etmeniz kaç puan?
Bunun neresi dürüstlük?
Hayatınızdaki kaç kişiye yüzde 100 aklınızdan, kalbinizden geçenleri söyleyebiliyorsunuz, hiç düşündünüz mü?
Kaç kişi sizi tüm kararlarınızla, hislerinizle, öylece, olduğunuz gibi, siz gibi kabul edebiliyor? Çevirin tersine; ya siz kaç kişiyi tüm gerçeğiyle seviyor, kabul ediyorsunuz?
Yaa işte böyle; sonra da dürüstlükten ve dürüstlüğün öneminden konuşup duruyorsunuz, duruyoruz. En komiği de, karşımızdakileri dürüst olmamakla suçlayıp öfkeleniyoruz.
Bence biz dürüstlüğü değil; işimize geleni, gemiyi yürüteni, egomuzu okşayanı, kafamızdaki tabloya uyanı, like'lara like katanı istiyoruz.
Hayır yani demem o ki, yüzeyselliğin, sahteliğin dibine vurduk da bari bu konuda birbirimizi kandırmayalım, değil mi canım.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA