Geçen yıl bir arkadaşımın tavsiyesiyle, üç kız arabaya atlayıp (Yasemin, Sevtap, ben) gitmiştik buraya. Sanırsınız konduk bir masala, çiçekli masala...
Bahçesi, odalarının balkonları, merdivenleri, duvarları, sofrası, havuzu, her yanı çiçeklerle kaplı bir cennet Fidanka... Sardunyalar, mineler, menekşeler, begonyalar, begonviller, yaseminler, kaktüsler, zeytin ağaçları... Butik otellerin en tatlısı desem yeridir.
Sabah kapınız çalınır ve Fatma Hanım, taze taze topladığı fesleğenleri buket yapıp size getirir.
Sahibi Nüket Saner'i tanırsanız, içinizi özlem sarar. Anneannenizi, babaannenizi, çocukluğunuzu, nerede bıraktığınızı bilmediğiniz hayallerinizi özlersiniz.
Nüket Hanım ve ailesi, Fidanka'nın her köşesini elleriyle yapmış. Görseniz 'Balayına Maldivler'e falan gidenler şaşırmış!' dersiniz. İşte burası tam balayı... Bir de ay denize vurunca, odanızın balkonunda öylece kalakalırsınız.
Kalkamazsınız sabah kurdukları kahvaltı sofrasından; o anne reçellerinden, böreklerden, keklerden kendinizi alamazsınız.
İşte bütün bir yaz buraya gitmeyi iple çektim.
"Kalkan'sız, Fidanka'sız bu yaz bitmez" dedim ve şimdi oradayım.
Instagram'da paylaştığım fotoğraflara, 'Neresi orası?' çığlıkları gelince, buradan yazmak istedim.
Bodrum-Çeşme dünyasında kalmayın ama öyle gürültü patırtı, danslar, Kerimcan'lar, happy hour'lar falan aramayın; kendinizi arayın.
Anlayacaksınız ki, asıl cennet buralar... Seneye siz de kalkıp gidersiniz bu diyarlara belki.