Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MEVLÜT TEZEL

Gerçek hayat bu filmde

Rus sinemasının bana göre son dönemdeki en sağlam yönetmeni Andrei Zvyagintsev'in yeni filmi 'Elena'nın basın gösteriminden çıktıktan sonra düşüncelere daldım...
Beyoğlu'nda yürürken, kendi kendime "Gerçek olan ne?" diye sorup durdum. Az önce beyazperdeye yansıyan mı gerçek, yoksa yolda kalabalığın içinde yürürken gördüklerim mi?
'The Matrix' filmindeki gibi beynimin kablolarla sokaktaki koşuşturmaya bağlanmış olduğunu ve az önce izlediğim filmin sokakta akıp giden hayattan daha gerçek olduğunu hissettim.
Hani Şahan Gökbakar'ın 'Recep İvedik' karakteri, filmde "Nuri Bilge Ceylan'ın 'Uzak' diye bir filmi var. Adam yürümeye başlıyor, faturaları ödeyip geliyorsun, o adam hâlâ yürüyor" diyordu ya 'Elena'da da durum aynı.

DURDURUN DÜNYAYI İNECEK VAR
Eminim çoğumuz 'Elena'daki kahramanlarımızdan daha çabuk güne başlıyordur. Zvyagintsev de, Ceylan gibi Andrey Tarkovski'nin izinde gidiyor filmlerinde.
Tarkovski'nin insanlığa hediye ettiği 'gerçeği, gerçek hayattan daha gerçek bir dille perdeye taşıma' akımını sahipleniyor.
Şimdi internetle geliştirdiğimiz mobil hayatta 100 metre koşucuları gibiyiz. Hani 100 metre koşusunu ilk izlediğimizde bir şey anlamıyoruz, ağır çekimde defalarca izliyoruz ya...
Hayatı da bu kadar hızlı yaşadığımız için gerçeğin ve yaşamın normal ritminden uzaklaşıyoruz.
Ne yaşadığımızı anlamıyoruz! Derdimi tam anlatabildim mi bilmiyorum ama 'Elena'yı izlemek benim için "Durdurun bu dünyayı, inecek var!" deyip sinema salonunda hayatın gerçek ritmine dönmek gibi bir deneyim oldu!
7 Eylül'de ülkemizde gösterime girecek olan 'Elena'yı sırf bu deneyimi yaşamanız için bile tavsiye edebilirim.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA