Amerikalı yazar ve sanatçı Amy Pence-Brown, siyah bikinisini giymiş, gözlerini siyah bantla kapatıp kalabalık bir sokakta ayakta dikilmiş. Önüne de 'Bugün burada benim gibi kendine güveni olmayan kişiler için duruyorum. Tüm vücutlar güzeldir. Bana katılıyorsanız, vücuduma birer kalp çizin' yazan bir pankart koymuş.
Brown, sosyal mesaj içerikli bu sıra dışı performansıyla sosyal medyada fenomen oldu. Brown, "Bu çalışmayı fiziğimle yıllar sonra barışıp bütünleşebildiğimde yapmaya karar verdim. Amacım, bir zamanlar benim hissettiğim şekilde yaşayanlara umut vermekti" diyor.

AMACINA ULAŞTI
Brown'un, sokağın ortasında dikilirken aldığı en güzel iltifat da şu olmuş: "Önümde iki erkek çocuğu olan bir baba duruyordu ve çocuklarına beni göstererek şöyle dedi; 'İşte bu, güzel kadının tanımıdır."
Bu iltifatla bence Brown amacına ulaştı.
Yıllardır dünyada diyet çılgınlığı yaşanıyor.
Medya bize sürekli zayıf ve fit olmamızı öğütlüyor.
Herkeste bir fit olma takıntısı var. Asansörde, sokakta, markette birisiyle laflasan, zayıf olan şişmana 'Kilo almışsın/kilo vermişsin' veya 'Erit şu göbeği!' diyor.
Formda vücut ölçülerine sahip insan sayısı da fazla değil ama olsun, herkes birbirine 'Zayıfla biraz' diyor.
Elbette spor yapmak, kiloya dikkat etmek iyidir ama zayıf olmanın sanıldığı gibi yaşam süresini uzatmadığını kanıtlayan araştırmalar da var.
Bu zayıflama manyaklığını körükleyen de, diyet ve spor sektörü. Brown, yaptığı eylemle kilolu insanlara 'Kendimizi olduğumuz gibi kabullenip sevmeden bir başkasını sevmemiz imkansız' mesajını veriyor. Peki, kilolu insanlara cüzzamlı gibi yaklaşan, onları bulundukları ortamlardan dışlayan takıntılı insanlara ne demeli? Ne yani, sabahtan akşama kadar spor yapıp az yiyince nirvanaya mı ulaşıyorlar? Hele güzel ve zayıf oldukları için ayrıcalık bekleyenlerin hali ise daha acıklı.