Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MEVLÜT TEZEL

Oscar diyet borcunu ödedi

Ne yazık ki, Oscar ödülleri her geçen yıl daha fazla siyasetin ve lobilerin güdümü altına girmeye başladı. Film gibi filmlerin Oscar kazandığı günler geride kaldı. 'The Hurt Locker', 'Argo', En İyi Film Oscar'ını alacak kalitede yapıtlar mıydı? Yükselen ABD milliyetçiliğinin, İran düşmanlığının yaşlı Akademi üyelerinin üzerinde etkisi olmadı mı?

ÜYELER DEĞİŞTİ
Bazen toplumsal trendler, kültürel meseleler, sivil hak arayışları, cinsel ayrımcılık, ırkçılık vs. gibi sorunların Akademi üyelerinin tercihlerine etkisi oluyor.
Örneğin bu yıl Akademi üyeleri, geçtiğimiz yılın diyet borucunu ödedi. Geçtiğimiz yıl erkek ve kadın oyuncu adaylarının tamamının beyaz olması ve siyahi yönetmenlerin hiçbir filminin En İyi Film kategorisinde finale kalamaması ABD medyasında büyük eleştirilere neden olmuştu.
Sosyal medya #OscarsSoWhite (Oscar çok beyaz) etiketli mesajlarla yıkılıyordu. Tepkiler çığ gibi büyüyünce Akademi, 700 yeni üyeyi değerlendirme ekibine dahil etmek zorunda kaldı.
Yeni üyelerin yüzde 46'sı kadın, yüzde 41'i ise farklı etnik kimliklerden oluşuyordu. Bu değişim de birçok Afro Amerikalı oyuncuya ve eşcinsel haklarına duyarlı bir öyküye sahip olan 'Moonlight'a yaradı. 'Moonlight', 'öteki olmak' ve eşcinsel hakları ile ilgili etkileyici mesajları, kurgusu ve sinema diliyle biçimsel açıdan başarılı bir film ama asla En İyi Film Oscar'ını alacak kadar güçlü bir yapım değil.
Yine aynı filmde rakiplerine göre çok daha az süre almasına ve oyunculuk açısından büyük bir fark yaratamamasına rağmen Mahershala Ali'nin En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscar'ını kazanması da politik bir karar. Ali, tam da ABD Başkanı Donald Trump'ın Müslümanlar'a karşı düşmanca politikalar sergilediği dönemde, bu dalda heykelciği kucaklayan ilk Müslüman olarak tarihe geçti.
Eşcinsellere, siyahlara, Müslümanlar'a karşı duyarlı olunması elbette güzel ama bu duyarlılığı sergilemek adına Oscar'ı hak etmeyenlere ödül verilmesi doğru değil.
Elbette Hollywood'da trendler de değişiyor, eskisi gibi epik yapımlar çekilmiyor. Bizim Zeki Demirkubuz'un, Nuri Bilge Ceylan'ın daha iyisini çektiği 'Manchester by the Sea' (Yaşamın Kıyısında) gibi yapımlara bol kepçeden ödüller veriliyor vs. Oscar'daki değişim tartışmakla bitmez. Ancak bir sinemasever olarak siyasetin, lobilerin etkisinde ödüllerin dağıtılmasının yerine eskiden olduğu gibi 'Baba 1', 'Baba 2', 'Cesur Yürek', 'Gladyatör', 'Forrest Gump' gibi film gibi filmlerin, başyapıtların Oscar kazanmasını istiyorum. Oscar, siyasete bulaştıkça aslında kendi ayağına sıkıyor, sinema kaybediyor!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA