Koyu bir Fenerbahçe taraftarıyım, derbileri genelde kaçırmam ama bu kez Galatasaray-Fenerbahçe maçını TV'den bile izlemedim. Fenerbahçe'nin iddiasının kalmaması ve oynadıkları kötü futbol, derbiyi izlemememde baş etkendi.
İyi ki de izlememişim, maçın özeti bile katlanılacak gibi değildi. Çok sıkıcıydı, futbol namına bir şey yoktu. Ama derbiden sonra El Classico'nun başlamasına daha 20 dakika varken oğlum Efe ile ekranın başına geçtik. Efe de Fenerbahçeli, ama ona takımımızın maçlarını izletmiyorum. Çünkü tribünde iki maç izledikten sonra Fenerbahçe'den soğumaya başladı. Daha fazla soğumasın diye Fenerbahçe maçlarını bu sezonluk canlı izletmiyorum.
El Classico'ya dönecek olursak... Hıncal (Uluç) Abi dün nefis bir yazı yazmış, bize yazacak bir şey bırakmamış. O nasıl maçtı öyle! Sanki sahadaki 22 futbolcu ve tribünlerdeki binlerce taraftar 90 dakikada efsane bir roman yazdı. Messi'nin krallığını ilan ettiği maçın finali neydi öyle. Bir tarafta formasını çıkarıp gururla tutan Messi, diğer tarafta öfkeden patlayan Ronaldo... Sanki iki gladyatör, iki dev ordu yüz yılın en büyük savaşını veriyordu yeşil sahada.
Son yılların en sıkıcı Galatasaray- Fenerbahçe derbi ile üzerinden yıllar geçse de unutulmayacak El Classico'yu yayınlayan beIN SPORTS rejisi o saatlerde ne düşünüyordu acaba?
EVRENSEL FUTBOL
Eğer denk gelirseniz sokakta top oynayan çocuklara bakın, hiçbiri kendilerine Süper Lig futbolcularının isimlerini takmıyorlar. Onların kahramanları Messi, Ronaldo, İbrahimoviç… Futbol o kadar global bir hale geldi ki, ulusal ligleri tehdit etmeye başladı. Bugün İngiliz takımları, kendi ülkelerinden daha çok yurt dışına forma satıyorlar. Futbol küresel bir şova dönüşürken, gelecekte belki de beIN SPORTS en çok üyeliği yabancı maçlardan sağlayacak. Bu dönüşüm şimdi değil ama mahallede top oynarken Messi, Ronaldo rolüne bürünen çocuklar büyüdüğünde gerçekleşecek. Ulusal ligler, Premier Lig, La Liga, Şampiyonlar Ligi vs. futbolun şova dönüştüğü organizasyonlara yenilecekler.
