Mardin'e yolunuz düşerse çevredeki tarihi medrese ve kiliseleri gezmemezlik etmeyin. M.Ö. bin yılında yapılan ve aslında bir güneş tapınağı olan Deyruülzafaran Manastırı hele, asla kaçmaz. Duvarlarındaki taşlarda yapıştırıcı yok, hepsi sıkıştırılmış ve basınçtan dolayı öylece duruyor. O yıllardaki ileri teknolojiye bakar mısınız? Moğolların istilasına uğrayan manastır bir şifahane olarak kullanılıyormuş çok eskilerde. Ve patrik ve metropolitler, sandalyede oturarak gömülüyorlarmış burada; Mesih geldiğinde onu yatarak karşılamamak için... Bu Süryani adeti, günümüzde de devam ediyormuş. Midyat yakınlarındaki, Süryani Kadim Ortodoks Kilisesi'ne bağlı Mor Gabriel Manastırı var bir de... Binlerce azizin kemikleri, yani mezarları burada. Ancak yapılan restorasyon, bu işlerden anlamayan bendenizi bile çileden çıkarmaya yetecek noktada. Duvarlara, duvarlardaki taşlara, sıvalara bakınca buraya 1600 yıllık demeye bin şahit ister! Azizlerin mezarları betonla kaplanmış, yerler cilalı mermerlerle donatılmış, duvarlarda bizim evimizde kullandığımız elektrik düğmelerinden var ya! Restorasyonu yapanın eline sağlık; çok 'temiz' iş çıkarmış valla, eski hiçbir şey kalmamış! Ama siz yine de mutlaka görün derim ben.