Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞİRİN SEVER

"Tabii ki oğlum o arabaya binecek, sefası olsun!"

Ünlü isimlerin yaşadıkları hayatlar, gittikleri yerler, para harcadıkları şeyler hatta ne kadar harcadıkları her zaman haberdir, bunu kabul edelim. Ancak iş, bunların eleştirilmesi meselesine gelince, 'orada durun' derim... Kimin neye ne kadar para harcadığı, niye harcadığı kimseyi ilgilendirmez. İlgilendirmemeli. Adam ya da kadın, her neyse, ünlü diye niye birilerine harcamalarının hesabını vermek zorunda? Cem Yılmaz'a yıllarca aldığı otomobillerin hesabı soruldu mesela... Türkiye'nin en çok kazanan adamlarından biri, o almayacak da kim alacak? İşadamının biri, karısına ultra pahalı çanta aldı diye yerden yere vuruldu. Kadın çantadan hevesini bile alamadı ya, ne kadar acayip. Kısa süre önce de Seda Sayan'ın oğluna aldığı pahalı otomobil tartışıldı. Birileri çıkıp dedi ki: "O yaşta çocuğa milyon dolarlık araba almak görgüsüzlüktür!" Yok ya! Kim diyor bunu? İnsanlar hayat standartlarını yükseltmek için çalışırlar, çalıştıkları kadar da harcama özgürlükleri vardır, niye hesap verecekler ki! En kızdığım da, bu saçma eleştiriler karşısında savunmaya geçilmesi/önlem alınması. Nitekim Seda Sayan da aynı hataya düşmüş, sonradan 'ben ne yapıyorum ya' diyerek yanlıştan dönmüş. Bu haftaki pazar röportajı için Seda Sayan'la buluşunca, bu meseleyi de sordum; anlattı dobra dobra. Söyledikleri son derece doğruydu ve haklıydı. Söyleşiden artanları bugün köşeye aktarmayı uygun gördüm o yüzden...

***

Oğlunuza aldığınız otomobil mesele oldu. "Ergenlik çağındaki çocuğa bu kadar pahalı araba almak görgüsüzlük" diye eleştirildi, günlerce yazılıp çizildi. Umurunuzda mı bunlar?
- Söylendiği gibi milyon dolarlık bir araba değil bir kere. İkincisi, ben vergi rekortmeni bir kadınım; yaptığı yardımlar, yaptırdığı okul ortada olan, her şeyin en iyisini yapan bir kadınım. Bir tane de gözümün bebeği evladım var. Geçen gün demişler ki, "İbrahim Tatlıses oğlu İdo'ya böyle pahalı araba alır mı?" Alamaz çünkü İbrahim Tatlıses'in beş tane çocuğu var, benim bir tane çocuğum var. Onun bir çocuğu olsa, bütün yatırımı ona yapardı. Dolayısıyla benim çocuğuma yaptığım her şey az bile! Ben çocuğumun doğum günlerinde yanında olamadım, ben çocuğum hastalandığında hastaneye götüremedim, anneannesi götürdü, ben çocuğumun okul aile toplantılarında yanında olamadım. Benim çocuğuma verdiğim tek cevap şuydu: Ben çalışıyorum, senin için, bizim için...

Suçluluk hissediyor musunuz şimdi?
- Hayır, hiç! Bana bunu hissettiren bir çocuğum yok. Onun için ben çocuğuma ne yapsam az. Sefası olsun. Bu dedikodular çıktıktan sonra arabayı altından aldım, galeriye çektirttim. Sonra dedim ki, "Ben ne yapıyorum ya, kime neyin hesabını veriyorum", tekrar oğluma geri verdim otomobilini. Binecek tabii ki; hırsızın oğlu değil, hortumcunun oğlu değil... Annesi bu memlekette çok çalışmış, alnının akıyla kazanmış, vergisini ödeyen, rekortmen bir kadın. Tabii ki binecek. Annesinin parası be, başkasının mı?

Peki iyi bir anne olduğunuzu düşünüyor musunuz?
- Değilim, bunu kendi programlarımda da söyledim her zaman: Ben örnek bir anne olamam hiçbir zaman, olamadım da... Çünkü ben hep çalıştım, gazino hayatım vardı. Allah razı olsun annemden, çok iyi yetiştirdi evladımı, 'Oğulcan senin beşinci çocuğun' diyorum hep. Gerçekten annemin oğlu gibi o. O da anneannesine çok düşkün, benim değil, anneannesinin kokusuna alışmış.

Kıskanmıyor musunuz bu durumu?
- Annem benim o, kıskanır mıyım?

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA