Cumartesi gözümü açar açmaz karşımda Uludağ manzarası! Yok ben gidemedim, manzara ayağıma geldi; benim sokak maşallah dağ başını aratmıyordu... "Aa ne güzel" derken, olayın vahametine bir süre sonra aydım! Sinema keyfi yapmak gibi bir gaflete kapılıp beni almaya gelen arkadaşım köprü trafiğinde kaldı öncelikle, yaklaşık üç saat kadar birbirimize ulaşamadık. O gelene kadar cama yapışıp etrafı izlerken ne göreyim? Dışarıda olay üzerine olay! Evin karşısındaki yokuştan bir motosiklet kaydı önce, sürücüsü üzerinden fırladı. Sonra aşağıya kaya kaya inen cip, trafik tabelasına çarparak durabildi. Bunlar 10 dakika içinde oldu. Koca koca cipler yokuşta kaldı, inmeyi denemediler bile uzun süre. Elimde telefon, twitter'da kar maceralarını okuyorum: Birileri TEM'de kalmış saatlerce, birileri evden çıkamamış, bir başkası gideceği yere ulaşamamış. Tonla twitt. Aynı anda cep telefonuma mesaj düşüyor; elektrik kesintisi olabilir, kombiyi kapalı tutun. Oldu canım, donalım evin içinde! Baktım, internet bağlantısı da yok. Digitürk'ü açıp TV izlemek hele, imkansız. Neden? Çünkü sinyal seviyesinde azalma var, ekranda görüntü donup donup duruyor, içinize fenalıklar basıyor. Neyse bizimki köprüyü geçmiş ama eve servis yok, ben yürüyorum ana caddeye kadar. Boğaz Köprüsü buzlanma nedeniyle trafiğe kapatılıyor, millet metrobüsten inmiş yürüyor. Çalışanlar işine gidemiyor, herkes arabasını bırakıp yürümeye çalışıyor, sürücüler trafikte kaymamak için milim milim ilerliyor, trafik kilit. Ne o, İstanbul'a kar yağdı! Sanırsın tsunami uyarısı var. Bütün bunlar nerede oluyor? 2010 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul'da! İstanbul kültür ve sanatla anılacak, kentsel dönüşüm, şehircilik ve sosyal anlamda kazanımlar elde edilecek vs. Son bir yıldır bununla yatıp kalkıyoruz, pek bi seviniyoruz bu duruma da... Halimize baksanıza! Kimse sinemaya, tiyatroya, sergiye falan gidecek, İstanbul'un güzelliklerini seyredecek durumda değil kusura bakmayın. Kanyon'da bile mağazalar saat sekizde kapatıldı! Dünyanın başka neresinde 'Kar yağıyor, evinizden dışarı çıkmayın' deniliyordur acaba? Gece eve dönüp Okan Bayülgen'i izledik, o da aynı dertten muzdarip: Konukları, can güvenlikleri yok diye evden çıkıp gelememişler. Veryansın ediyordu, 'böyle şehircilik, böyle basiretsizlik olur mu' diye? Sağır sultan bile duymuştu artık, hafta sonu kar ve fırtına geleceğini... Ara sokakları, yokuşları, köprüyü tuzlamaktan, önlem almaktan bu kadar mı acizdi belediye? Tabii ki sorumsuz yöneticiler kadar sorumsuz vatandaşa da bakmak lazım: Ne diye zincir takmadan çıkarsın, lastiklerini yenilemezsin de yollarda perişan olmayı seçersin? 'Köprü girişinde 40 TL'lik zinciri 100 TL'ye satıyorlar' diye veryansın edersin sonra! Söylesenize Avrupa Kültür Başkenti olmayı hak ediyor muyuz biz Allah aşkına?