Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SAİT GÜRSOY

YGS şubat ya da martta yapılmalı

Üniversiteye girişte iki aşamalı sınav sistemi ilk kez geçen yıl yapıldı. Sınav daha sonra uzmanlarca masaya yatırıldı. Artısıyla, eksisiyle iyice değerlendirildi. Uzmanlar her iki sınavda da uygulama açısından bir olumsuzluk olmadığını belirttiler. Ancak YGS'nin ölçme niteliğini pek taşımadığı ortaya konuldu. Bence de haklılar, üniversite adaylarının hemen hemen tamamı baraj puanını aştı. Ancak günümüzde YGS'nin yapılacağı tarih üzerinde bir tartışma var. Nisanda yapılmasında sakınca görülüyor. Ben de aynı düşünüyorum, çünkü gençler nisan ve haziranda yapılan sınavlar arasında az süre olduğu için, ikisinin arasında eziliyor. Zaten YGS'deki sorular ağırlıklı olarak lise 1. sınıf ve önceki yıllardan çıkıyor. Bundan dolayı, bu sınavın şubatta sömestr dönüşünde ya da martta yapılmasının hiçbir sakıncası yok. Böylece gençleri de rahatlatmış oluruz.
LYS'de matematik ve yabancı dil sınavlarının aynı günde yapılması sakıncalı. Matematik sınavına çok sayıda öğrenci katılıyor. Bunların bir bölümü de yabancı dil sınavına giriyor. Doğal olarak ortak öğrenci sayısı fazla. Bence fen ve yabancı dil sınavları aynı zamanda yapılmalı. Fen sınavına matematiğe nazaran daha az öğrenci gireceği için, ortak öğrenci sayısı da azalacaktır.

Puan barajları kaldırılmalı

Bu yıl yine YGS'nin herhangi bir puan türünden 180 alan, LYS'ye katılma hakkını elde edecek. Ancak bir konuyu gözden kaçırmayalım. Üniversitelerde yaklaşık 70 bin kontenjan boş kaldı. Yazık değil mi? Bir tarafta boş üniversiteler, bir tarafta hangi kritere göre konduğu belli olmayan baraj puanlarını geçemeyen, üniversiteli olmak isteyen gençler. Bence, meslek yüksekokulları için 140, fakülteler için de 180 puan barajının kaldırılması gerekiyor.
Şimdi bazı akademisyenler, "Düşük puanla gelen öğrenciler üniversitelerin eğitim kalitesini düşürecek" diyecek. Bu görüşe katılmıyorum. Sıralama sınavlarında bir programı tercih edenler arasından, kontenjanı kadar en yüksek puan alanlar yerleştirilir. Bu da, o programın taban puanını oluşturur. Bu nedenle programların, öğrenci başarı profilinin değişeceğini pek zannetmiyorum. Zaten bu adaylar üniversitelerin başarı çıtasını aşamazsa mezun olamayacaktır.
Bence doğru bir sınav sistemi. Bu sistemde soru sayıları artırılarak, öğrencinin ders düzeyindeki başarıları belirleniyor. Böylece üniversite yaşamında ilgi, istek ve yeteneğine uygun bir akademik eğitim alabilecekler. YÖK'ün yukarıdaki sorunları, gençlerin lehine değerlendireceğine inanıyorum

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA