Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SAİT GÜRSOY

Eğitim ve öğretimde hikâyeleştirme

Hayatımızın çok büyük bir bölümü hikayeler anlatmakla geçiyor. Gün içerisinde sayısız kez anlatıyor veya dinliyoruz. Aslında bu gelenek hayatımızın bir parçası veya olmazsa olmazı. Topraklarımızda da çok yaygın kadim bir kültür. Dede Korkut hikayeleri, Nasrettin Hoca deyişleri, Mevlana'nın Mesnevi'si... Yani bugün bu topraklardan çıkan her şey hikaye biçiminde. Çünkü bizim kıssadan hisse diye bir kültürümüz var. O yüzden de bu sözlü gelenek ürünleriyle bir şey öğrenmek veya öğretmek bizim genlerimizde yer alıyor. Bu özel konuyu, Florya Kanada Okulu Proje Koordinatörü Ceren Moghaddam ile konuştuk.
Ceren hoca da, aslında bu kadim geleneğin metodolojileri ve algoritmalarını eğitimde ve öğretimde nasıl kullanabileceğimize dair seminerler ve eğitimler yapıyor. Eğitimin bu en eski ve etkili öğretim biçimine yeni tekniklerle can veriyor. Yakında çıkacak olan "Öğretimde Hikayeleştirme" isimli kitabında da konuyu derinlemesine ele alıyor. Bir hikaye dinlemeye başladığımızda beynimizde çarpıcı değişimler meydana geliyor. Beynimiz sanki olayı deneyimliyormuş gibi harekete geçiyor. Hikayeler neden öğrenmemiz üzerinde bu denli büyük bir etkiye sahip? Şimdi bir düşünelim. Size elma dediğimde zihninizde e,l,m,a harflerini mi yan yana getiriyoruz? Yoksa bir elmayı mı canlandırıyor zihnimiz? Her eylem ve konuşma için zihnimizin içinde kısa kısa görüntüler yani hikayeler oluşturuyoruz. Dahası bir hikaye dinlerken mevcut deneyimlerimiz ile ilişkilendirmeye çalışıyoruz. Bir deneyimi doğrudan yaşamasak da yaşayan birini izlerken aynı etkiye kapılıyoruz.

Masal anlatmak değil
Hikayeleştirme yöntemi denilen bu teknik, ilk kez İskoçya'da duyuldu. Bu öğrenme yöntemi, öğretim programında bulunan eksikliklerin giderilmesi sonucu yapılan çalışmalarla ortaya çıkmış. Klasik bir masal ya da hikaye anlatmak değil. Öğrencilerin eski bilgi ve deneyimleriyle, yeni bilgiyi edinebildiği bir süreç. Öğrencilere sorumluluklar verilerek onların önemli ve anlamlı bireyler olarak görülüp, süreçte aktif olabilmeleri sağlanıyor.
Bu yöntemde öğrenen bireylerin akademik başarısı ile gerçek hayat durumları arasında bağlam kuruluyor. Disiplinlerarası yaklaşımı sağlayan etkinlikler oluşturup yaşam boyu öğrenmesini ve karar verme becerisini kazandırmak amaçlanıyor. Beceri, kazanım, kurgu, problem temelli hikayeler öğrenciyi bireysel ve grupla çalışmalarında ihtiyaçlarına uygun olarak bilgiyi yeniden oluşturduğu bir maceraya çağırıyor.
Öğrenmenin dünyası değişiyor. Sonuç odaklı, ödül-ceza motivasyonlu, müfredat merkezli öğrenme modellerini rafa kaldırıp, bağlam kurabilmenin, öğrenme sürecindeki etkisini deneyimliyoruz hep birlikte. Öğrenci merkezli, eğiticinin görevi ilham vermek olan ve akran etkisinin kuvvetli olduğu anlatımlar dahi günümüzde sıradanlaşıyor. Yeni kuşak için bilginin, zamandan ve mekandan bağımsız olarak kolaylıkla edinilebildiği su götürmez bir gerçek. Kaynağa ulaşmak eskisi kadar zor olmadığına göre, öğretmenlerin üzerine düşen görev bilgiyi anlamlandırma ve neden sonuç ilişkisi kurma noktasında öğrencilerimize ilham vermek. Öğretimde kilit noktamız, artık bağlam kurabilmek olmalı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA