Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN CELAL GÜZEL

Başbakan'ın cevabı ve BDP'lilerin dokunulmazlığı

Başbakan Erdoğan'ın, 'Muhteşem Yüzyıl' dizisi konusundaki haklı tenkidini pazar sohbeti yazımda değerlendireceğim. Ancak şu hususu hemen belirteyim ki, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük hükümdarını adi bir 'harem zamparası' olarak göstermeye kimsenin hakkı yoktur. Bu rezalet bir an önce düzeltilmelidir.

Başbakan'ın cevabı

27 Mayıs 1960'ta 'Darbe Dönemi' başladı ve 27 Nisan 2007 'Muhtırası'na karşı Başbakan Erdoğan'ın ve AK Parti İktidarı'nın dik duruşu ile sona erdi. Yaklaşık yarım asırdan beri süren militarist jüristokratik ve bürokratik vesayete Başbakan Erdoğan son verdi.
Son on yıllık dönem, Türkiye'de gerçek anlamda demokrasiye geçilen ilk dönem olmuştur. Gene ilk defa 'Yüksek Askerî Şûra' sivil iradenin kontrolü altına alınmış; devlet yeraltından çıkarılarak derin çeteler çökertilmiş ve darbeciler ilk defa yargı önüne çıkartılabilmiştir. Bu dönemdeki 'ilkler' arasında TBMM'de kurulan 'Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu' da vardır. Böyle bir Komisyon'un TBMM'de kurulabilmiş olması dahi, Türk demokrasi tarihinde bir dönüm noktasıdır. Gene ilk olarak, bir başbakan bu komisyonun sorduğu sorulara âdeta bir 'demokrasi manifestosu' gibi cevaplar vermiştir.
Başbakan Erdoğan'ın Komisyona yazılı cevabı, demokrasi literatürüne geçecek kadar güzel ve değerlidir. Millî iradeyi ve Meclis'in egemenlik yetkisini en iyi şekilde izah eden Erdoğan'ın açıklamalarının, başta CHP olmak üzere bütün tepeden inmeciler tarafından dikkatle tetkikini tavsiye ederim.
Üzerinde spekülâsyonlar yapılan '27 Nisan Muhtırası' ve 'Dolmabahçe Görüşmesi' hakkındaki soruları cevaplandıran Erdoğan, 27 Nisan Muhtırası'na karşı 'en sert ve kararlı duruşun sergilendiğini' kaydetmiş; Dolmabahçe Görüşmesi konusundaki spekülâsyonların da 'abartılı, haksız ve gerçek dışı' olduğunu ifade etmiştir.Bu arada Başbakan'ın darbe medyası hakkındaki görüşlerine aynen iştirak ediyorum.

Dokunulmazlıkları kaldırılmalı
Başbakan Erdoğan
, İspanya'ya hareketinden önce, 'Dokunulmazlık zırhına bürünen BDP'lilerle ilgili kararımızı dokunulmazlıklarını kaldırmak suretiyle vereceğiz. Ondan sonrası yargıya ait' dedi.
Ben de Başbakan Erdoğan gibi hiçbir zaman siyasî partilerin kapatılmasından yana olmadım. BDP'nin kapatılması siyaseten yanlış olacaktır. Lâkin Erdoğan, BDP'nin kapatılmasını değil, sadece açıkça terör ve şiddeti destekleyen ve bu eylemlerin içinde yer alan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını istiyor.
Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde, terör ve şiddet eylemlerini bilfiil gerçekleştiren siyasî partilerin faaliyetlerine izin verilmez. Venedik Komisyonu tarafından 10 Ocak 2000'de yayınlanan Venedik Kriterleri'ne göre, 'Siyasî partilerin yasaklanması veya kapatılması, sadece siyasî partilerin şiddeti siyasal bir araç olarak kullanmaları durumunda haklı görülebilir'. Kaldı ki Başbakan, partinin kapatılmasından değil, sadece terör eylemcisi milletvekillerinin yargı önüne çıkarılmasından söz etmektedir.
BDP, PKK-KCK terör örgütünün TBMM'deki uzantısıdır. Tamamen teröristbaşı Apo'dan ve Kandil'den talimat alan BDP milletvekillerinin şahsî iradeleri yoktur. Bu durumda, BDP milletvekillerinin çoğunluğu, teröristlerle işbirliği içinde birlikte eylem yapmakta, terör ve şiddeti teşvik etmektedir. Yol kesip terör eylemi yapan teröristlerle kucaklaşan bu kişilerin dokunulmazlık zırhına bürünüp Türkiye'yi ateşe atmalarına seyirci kalınamaz.
Bazı saftirikler (ya da kötü niyetliler), 'BDP'lilerin dokunulmazlıkları kaldırılırsa terör artar' yorumları yaparak Başbakan Erdoğan'a geri adım attırmaya çalışacaklardır. Güya bu robotlar, dokunulmazlıkları kaldırılırsa kahraman olurlarmış... Halbuki teröristler zaten dağılmak üzereler. Ayrıca, Apo'dan başkasının esamisi de okunmuyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA