Türkiye'nin en iyi haber sitesi
M. ŞÜKRÜ HANİOĞLU

At sepete solundan ideolojiye

CHP'nin içi boş kavramsallaştırmaları bir kenara bırakarak bir ideolojik dönüşüm programı hazırlaması Türk siyasî hayatında büyük değişim yaratabilir. Bu yapılırken gerçekleştirilmesi imkânsız bağdaştırmalardan kaçınmanın anlamlı olacağı şüphesizdir

CHP'nin bir "Sosyal Demokrasi Kütüphanesi" oluşturma amacıyla Sheri Berman ve Wolfgang Merkel gibi akademisyenler tarafından kaleme alınmış on önemli eseri Türkçeye tercüme ettirerek üyelerinin kullanımına sunması, partinin, bir süredir kamuoyunda tartışılan, ideolojik dönüşüm programı hakkında ilginç ipuçları sunmaktadır.
Bu yaklaşım, partinin, 1930 model otoriter-yaşam tarzı modernleşmecisi, dolayısıyla seçkinci, dindarlığı laiklik karşıtlığı olarak yorumlayan, devletçi ve katı milliyetçi bir ideolojinin uzun süredir anakronik hale geldiğini kavrayabildiği anlamına geliyorsa, Türk siyasî hayatında ciddî bir değişimi beraberinde getirebilir.
Ancak CHP'nin bir yandan partiye sosyal demokrasi ile uyumlu bir kimlik kazandırmak, öte yandan ise onu "sosyal liberalizm," "sosyalizm" ve "Atatürkçülük" ile bağdaştırmayı hedeflemesi, Tek Parti dönemi tepeden inmeciliğinin rafineleştirilmesi amacıyla kullanılan bir kavram olan "devrimcilik"ten vazgeçmemesi, bu değişim konusunda ümitvâr olunmasını zorlaştırmaktadır.

At sepete solu anlamlı mı?

Tarihinde hiçbir zaman sosyal demokrat ideolojiyi benimsememiş olan CHP'nin, onun yeni yorumlarından istifade edilmesinin gerekliliğini hissetmesi, bu alanda "Anadolu Solu" benzeri içi boş kavramsallaştırmalarla bir netice alınamayacağını kavraması önemlidir.
Avrupa'da bilhassa Ralph Dahrendorf'un Sosyal Demokrasi'den Sonra (1980) çalışması akabinde gündeme gelen yeni yorumlamalar ve bağdaştırmaların, çöktüğü ve anakronizm haline geldiği varsayılan Sosyal Demokrat harekete yeni bir ivme kazandırdığı doğrudur.
Örneğin Anthony Giddens'in iktisadî alanda "sağ" olarak kabul edilen liberal piyasa ekonomisi savunucusu yaklaşımlarla sol sosyal uygulamaları bağdaştırmayı amaçlayan ve Bill Clinton ve Tony Blair benzeri siyasetçiler tarafından uygulanan Third Way (Üçüncü Yol) yaklaşımı böylesi bir dönüşüme neden olmuştur.
Ancak bu tür tezlerin geleneksel "sosyal demokrasi" ve "sosyal devlet" fikrinin savunucuları tarafından şiddetle eleştirildiği unutulmamalıdır.
Sosyalizm ile sosyal demokrasinin bağdaştırılması ise çok daha zordur. CHP'nin "Sağ Kemalizm" üzerinde ciddî etkiler yapmış olan Fouillee ve Leon Bourgeois tesanütçülüğü (solidarizmi) üzerinden Sosyal Liberalizmi benimsemesi mümkündür; bu tercih, partiye, tarihiyle yeni ideolojisini bağdaştırma alanında yardımcı da olabilir.
Buna karşılık kuramsal düzeyde Sosyal Demokrasi ile Sosyal Liberalizmin uzlaştırılması kolay değildir. Örneğin Almanya'da tarihi on dokuzuncu asra uzanan Sosyal Demokrat Parti (SPD), geçmişi aynı dönemlere giden Alman Terakki Partisi (Deutsche Fortschrittpartei) benzeri Sosyal Liberal örgütlenmelerle rekabet içine girmiş, günümüzde ise hem merkez sağa kayan Hür Demokrat (FDP) hem de sol liberallerle fikir ayrılıklarını sürdürmüştür.

Özgünlük zaaf değildir
Dolayısıyla CHP'nin bu aşamada bir karar vermesi gerekmektedir. CHP'nin adını kullanmakla birlikte hiçbir zaman benimsemediği geleneksel sosyal demokrasi, Üçüncü Yol benzeri bağdaştırmalar ya da sosyalizm ve sosyal liberalizmden birini seçerek ideolojisini bu çerçevede belirlemesi gereklidir.
Farklı yaklaşımları bağdaştırma arzusu CHP'nin geleneksel sosyal demokrasi yerine, biraz gecikmeli olarak, Üçüncü Yol benzeri bir ideolojiyi benimseme arzusu taşıdığı izlenimini vermektedir.
Bu yapılırsa, geleneksel sosyal demokrasi, sosyalizm ve sosyal liberalizm ile bağdaştırma çabaları yerine onlarla olan farklılıkların ortaya konulmasına gayret gösterilmesi gerekmektedir.
Avrupa'daki tarihî gelişimin tersine "sol" siyasetin ideolojik temellerinin oldukça zayıf olduğu, "sağ"ın karşıtı her görüşü içine alacak bir "sol" kavramsallaştırmasının yaygın biçimde yapıldığı Türkiye'de bunun fazla anlamlı görülmemesi doğaldır. Ama bu tür bir ideolojik özgünlükten yoksunluğun, belirli bir ideoloji ile değil, "sağ"a karşıtlıkla özdeşleştirilmenin CHP'nin serbest seçimlerde yaşadığı süregelen başarısızlığının nedenlerinden birisi olduğu unutulmamalıdır.

İmkânsız bağdaştırma
CHP'nin geleneksel sosyal demokrasiden sosyal liberalizme ulaşan bir yelpazedeki düşünce akımlarının sentezi yoluyla yeni bir ideoloji yaratma arzusunu gerçekleştirme alanında ciddî sorunlarla karşılaşacağı açıktır. Bu alandaki en büyük sorun "ideoloji" yaratma çabasının aşağıdan yukarıya iletilen talepler çerçevesinde değil, parti seçkinlerinin tercihlerine dayalı biçimde yukarıdan aşağıya gerçekleştirilmeye çalışılmasıdır. Bu şekilde üretilen bir ideolojinin kitlelere benimsetilmesinin kolay olmayacağı ortadadır.
Bununla beraber, CHP'nin en büyük sorununun sosyal demokrasi ya da "sol" ile Atatürkçülük'ü bağdaştırma olacağı kuşkusuzdur. Ülkü Mecmuası tarafından dile getirilen, Recep Peker'in başını çektiği "Sağ Kemalizm"e karşı Kadro dergisinin dile getirdiği bir "Sol Kemalizm"in varlığı, bu ideolojinin geçirdiği evrim sonrasında CHP'nin ideolojik temelini oluşturması, Atatürkçülük'ün son tahlilde "sağ" bir ideoloji olduğu gerçeğini değiştirmez.
1878'de anti-sosyalist yasalar çıkaran Otto von Bismarck'ı, Kulturkampf siyasetleri ile Katolikliğin toplumdaki etkisini kırdığı, Alman birliğini sağladığı, ülkeyi modernleştirdiği benzeri nedenlerle "sol" bir siyasetçi olarak kavramsallaştırmanın mümkün olamaması gibi, her türlü solun örgütlenmesini engelleyen, Kadro solculuğuna bile tahammül edemeyen Mustafa Kemal Atatürk'ün laikleştirici politikaları, Türk ulus-devletini kurması ve onun kapılarını modernliğe açması benzeri nedenlerle "sol" bir devlet adamı haline getirilmesi mümkün değildir.
Atatürk'ün değişik tarihlerde ileri sürdüğü görüşlerden zorlama yoluyla gerçekte "sol" olmayan bir "sol" ideoloji yaratılabilir. Ancak Bismarckçı Sosyal Demokrasi kadar anlamsız olacak Atatürkçü Sosyal Demokrasi yaklaşımı tam bir kavram kargaşasıdır.
Atatürkçülüğün liberalizm benzeri bireyi temel alan ideolojilerle bağdaştırılmaya çalışılması ise bu kavram kargaşasını daha da derinleştirir. CHP Genel Başkanı'nın "Atatürkçülük sosyal demokrasiyle çatışmaz, çelişmez.
İkisinin de temelinde insan vardır"
görüşü bu kavram kargaşasına verilebilecek en ilginç örneklerden birisidir. Sağ bir ideoloji olan Kemalizm/Atatürkçülük sosyal demokrasiyle bağdaştırılamaz.
Bir toplum mühendisliği projesi olan bu ideolojinin temelinde "birey" yoktur.
Bu projede "birey" toplumun dönüşümü için her zaman feda edilebilecek bir istatistik malzemesinden başka bir şey değildir.
CHP'ye ideolojik dönüşüm projesinde en fazla yardımcı olacak ilkeler özgünlükten kaçmamak ve kavram kargaşasından uzak durmaktır.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA