Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BASRİ YALÇIN

Post-modern liberalizm

Afrikalı öğrencilerim genelde postkolonyalizm çalışır. Cevabı çok basit olmasına rağmen, her seferinde sorarım. Neden postkolonyalizm çalışmak istiyorsun? Onlar da daha önce defalarca düşündüğüm konular üzerine beni bilgilendirir. Afrika'nın ezilmişliğini göstermek ve Afrika'nın bakış açısını sunmak isterler. Ama bana göre bu sinsi bir tuzaktır.
Benzer bir durum gelişmekte olan dünyanın her tarafında görülür. Dünyanın liberal modernleşmesini eleştirmek isteyen her toplum genelde eleştirel teorilere eğilim gösterir. Hep söyledim. Bizler oryantalist kitap okumadan oryantalizm eleştirisi okumaya yönlendirilmiş insanlarız. O yüzden de genelde anlamayız. Aslında oryantalizm de oryantalizm eleştirisi de kolonyalizm de post-kolonyalizm de liberal modernitenin içinden çıkmıştır. Ve özü itibariyle gaz verme ve gaz alma işlevi görür. Ezilmiş milletlere "siz de önemlisiniz" diyerek birikmiş öfkenin gazını alır. Herkese yeni bir tarih yazmak için fırsat sunduğu iddiasındadır.
Öyle ya. Madem Batılılar sizin tarihinizi göz ardı ediyor. Madem sizin hakkınızda ürettiği bilgi taraflıdır. Madem bu bilgi sizin sömürülmenize katkı sunmaktadır. O zaman siz de kendi bilginizi üretin. Kendi tarihinizi kendi perspektifinizden yazın. Kendi hikayeniz olsun. Sonuna kadar serbestsiniz.
Aslında bu haliyle liberal modernite hepimizi bir yarışa yönlendirir. Tüm sınırların kaldırıldığı bir yarış. Ancak bu varsayımın hakikatle uzaktan yakından bir alakası yoktur. Çünkü oyunun kuralları liberal modernite tarafından tarif edileli çok olmuştur. Liberal bakış açısı dışındaki her görüş deplasmandadır. Üniversiteler, yayınevleri, prestijli akademik dergiler, medya, ekonomik ilişkiler ve aklınıza gelebilecek tüm bilgi üretim merkezleri zaten kontrol altındadır.
Bizim Afrikalı öğrenciler de inanır eşit bir yarış olduğuna. Ve bırakır kendini liberal modernitenin evrenselmiş gibi görünen kollarına. Sesini duyurabileceğini zanneder. Halbuki ortada iki farklı hikaye varsa en az iki farklı anlatıcı vardır. Afrikalının anlattığı güçlünün zayıf olana gösterdiği üstünlere has bir hoşgörüyle karşılanır. Sınırları aşmadığı müddetçe bir kenarda kendi türküsünü söylemesine ses edilmez. Bunun adına da çoğulculuk denir. Halbuki kenarda türkü söyleyen yüzyıl boyunca aynı türküyü söylese de böylesi bir rekabet ortamında dinleyici bulması imkansıza yakındır. Aslında kendisine bir getto kurulmuştur. Ve gettonun içinde özgürdür. Aman ne ala.
O yüzden hep söylerim öğrencilerime. Bu rekabette karşınızdakinin silahıyla silahlanmadıkça, sizin hikayenizin asıl hikâye olduğunu iddia edemedikçe ve güç üreten bilgiyi üretemedikçe kenarda kalmaya devam edersiniz. Zararsız ve gereksiz.
İşte liberal modernitenin içinden çıkan post-modernizm budur. Modern karşıtı veya liberal karşıtı değildir. Aksine modern sonrası liberaldir. Batılıdır. Batı'nın merkezine hizmet eder. Batı dışındakilerin eğlenceliğidir. Bir kenarda oynadığı oyuncağıdır. Maalesef yıllarca Türkiye'de de pompalanmıştır. Kendilerini eleştirel zanneden arkadaşlar liberal paradigmanın ötesinde düşünecek cesarete ve araçlara sahip değildir. Parametreleri liberalizm tarafından belirlenmiş bir ortamda, sınırları liberalizm tarafından belirlenmiş gettolarında liberalizm tarafından verilmiş oyuncaklarıyla eğlenirken yaptıkları şey ezilmişleri yatıştırmaktan başka bir şeye hizmet etmez.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA