Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NİHAT HATİPOĞLU

Kalbinden sahte ilahları at!

Geçen haftaki yazımda çağlar ötesinden günümüze haykıran büyük alim ve mutasavvıf Abdülkadir Geylani 'nin sözlerine yer vermiştim.
Bu büyük zatın sözleri manidardır. Derinlere nüfuz eder. Sizin kendinize itiraf etmekten bile çekindiğiniz günahlarınızı yüzünüze haykırır. Kuran-ı Kerim'den aldığı ilhamı, Hz. Peygamber'in (s.a.v.) uykudan uyandıran sözleriyle yoğurarak Cezirül arabı -Arap yarımadasını- sarsar.
Önce camide vaazlara başlar. Sonra sokakta. Sonra inzivaya çekilir. Tam 25 yıl ibadetle meşgul olur. Sonra yeniden kürsüye oturur. Artık önü alınamaz bir kasırga gibidir, bir okyanus gibi kabarır, içine aldığı herkesi tertemiz terk eder. İnsanlar onu dinlemek için itişip kakışırlar. Binlerce insan sokakları doldurur. Bir kelimesini kaçırmak istemez. Camiye girdiğinde cemaat, o daha konuşmaya başlamadan sadece görmekle beraber gözyaşları dökerler. İnsanları etkileme kabiliyeti, iç âlemindeki büyük takvayı anlatmaya yeterdir. O, büyük bir vakarla ve hâkimiyetle konuşmaya başlar.

Siz Allah'tan yüz çevirdiniz
Ey dünya ile oyalanıp duranlar! Dilinize doladığınız laf kalabalığını bir yana bırakın. Sizler kalbinizle değil, dilinizle konuşuyorsunuz. Siz Allah'tan, Peygamber'inden (s.a.v.) ve iyilerden yüz çevirdiniz.
Ey münafık kafalılar. Nifaktan vazgeçin. Bu kaçışa artık bir son verin. Şeytanın size gülmesine nasıl müsaade ediyorsunuz. Namaz kıldığınızda, oruç tuttuğunuzda Allah için değil, İnsanlar için yapıyorsunuz.

Dereye sığınmışsın.
Su bitecek ve sen öleceksin

Yazık sana! Kış mevsiminde dere kenarına oturduğuna seviniyorsun. Az zaman sonra yaz gelecek ve yanındaki su çekilip gidecek ve öleceksin. Senin asıl durman gereken yer, nehir kenarıdır. Nehrin suyu yazın kesilmez, kışın çoğalır. Allah'la beraber ol ki, zengin, izzet sahibi ve emrine uyulan olasın.

Ben aşağıya bin kat bina yapıyorum!

Sen yukarıya bin kat, aşağıya bir kat bina yapıyorsun. Ben ise yukarıya bir kat, aşağıya bin kat bina yapıyorum. Ben hakkın kapısında durmuş, insanları çağırırken sen benimle alay ediyorsun. Fakat cevabını pek yakında alacaksın. Zaman çok şeylere gebedir. Neler olacak göreceksin.

Allahım! Bize bela verme

Allahım! Bize bela verme. Allahım bizi belaya uğratmadan zatına yakın tut. Allahım, bize uzaklığı olmayan bir yakınlık ver. Bizi affet. Ateşine atma. Ateşe atacaksan, ateşin içinde yumurtlayıp yavrulayan ve ama ateşten zarar görmeyen, ateşin yakmadığı semendel kuşu gibi yap bizi.

Kuran'la tartışmayın

Ey cemaat! Kuran'dan, hakkında boş lafla tartışarak değil, içindekilerle amel ederek faydalanın. İman birkaç kelimedir. Ameller ise çoktur. O'na iman edip, kalplerinizle doğrulayın. Organlarınızla da uygulayın.

Sermayeni yalana satıyorsun
Yazık sana! Yalan yere yemin ederek sermayeni boş yere harcıyorsun. Ve zarar ediyorsun. Yalan olduğunu bile bile "Allah'a yemin ederim ki, bu mal şu değerdedir ve bana maliyeti şudur" diyorsun. Sonra yalan şahitlik ediyorsun. Yakında (bu yalan yeminden ötürü) kör olacaksın.
Kötürüm kalacaksın.
Oğlum! Afiyet, afiyet aramayı terk etmekle başlar. Zenginlik zengin olma sevdasından vazgeçmekle başlar. Deva aramayı bırakmadan deva gelmez. Senin devan - ilacın- kalbinden bütün sahte ilahları söküp atmandır.
Sen bir yapmacıklık, riya, zorlama, yalan, gösteriş içindesin. Bütün kaygın, insanları kendine çekmek içindir. İnsanları kendine çektikçe Allah'tan uzaklaşıyorsun. Sen Mekke'ye gitmek istiyorum derken Horasan'a giden gibisin.
Senin halvetin -yalnızlığın- bozuk. Sağlam değil. Pislik içinde. Temiz değil. Ben sana ne yapayım. Kalbindeki ihlas sağlam değil. Ben sana ne yapayım!

Siz işe yaramaz odunlar gibisiniz

Ey kendilerinden haberdar olunan unutanlar. Ey kendinden yüz çevrilmemiş olan yüz çeviriciler. Ey unutulmamış olan unutanlar. Ey terk edilmemiş olan terk edenler. Ey Allah'ı, Peygamber'ini (s.a.v.) ve geleceği bilmeyen cahiller. Siz hiçbir işe yaramayan yere serilmiş odunlara benziyorsunuz.

Fakirler kıyamet günü Allah'la sohbet eder

Oğlum! İnsanlar sana geldiğinde zenginle fakir ayrımı yapıyorsan kurtuluşun yoktur. Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu; "Sabreden fakirler kıyamet gününde Rahman'ın sohbet arkadaşlarıdır."
Ey yüz çeviren. Ey mahrum. Boşuna çırpınıp yoruluyorsun. Bugün dünyada yoruluyorsun. Yarın ahirette yorulacaksın. İbadet bir sanattır. Onun ustaları ise Allah'ın ihlaslı kullarıdır.
Oğlum. Senin Müslümanlığın sağlam değil. Allah'tan başka ilah yoktur diyorsun, ama yalan söylüyorsun. Senin kalbinde bir sürü ilah var. Sultandan korkmak ilahtır. Kazanca, paraya, güce, kuvvete güven duymak ilahtır.

Cehennemliklerin amelini işleyip

Sen böylesin. Yazıklar olsun sana. Cehennemliklerin amelini işleyip cenneti bekliyorsun. Ödünç malı kendinin sanıyorsun. Aldanıyorsun. O mal yakında senden alınacak. Hayatın da ödünç maldır. O da senden alınacak.

Allah'ı tanıyanın dili tutulur

Rızkını dert etme. Çünkü o seni arayıp bulur. Yarınki rızkına da yanıp durma. Dün geçti. Yarının geleceği de şüphelidir. Keşke Allah'ı tanısaydın. Rızkını düşüneceğine O'nu düşünürdün. O'nu bilseydin başkasını aramazdın. Çünkü Allah'ı tanıyanın dili tutulur. Onlar Allah'ın huzurunda dilsizdirler. Gönülle konuşurlar.

Yakında sen de dilenci gibi olacaksın

Ey cemaat! Komşularınız açken siz tok geziyorsunuz. Sonra da kalkıp inandığınızı iddia ediyorsunuz. Sizin inancınız sağlam değil. Yanında paran varken, kapına gelen dilenciyi eli boş çeviriyorsun. Yakında ne hale geleceğini göreceksin. Yakında sen de onun gibi olacaksın. Ve sen dilenciyi nasıl kovdunsa, sen de kapılardan öyle kovulacaksın.
Gerçek alimler milleti daldıkları uykudan uyandırmak için haykırırlar. Haksızlığa ve zulme razı olmazlar. Gelecek tepkilerden çekinmeden haykırırlar. Etrafa aldırış etmezler. Onların da elbette hataları, kusurları, endişeleri, düşmanları vardır. Ama bunların hiçbiri hakikati haykırmalarına engel olmaz. Örnek olarak sunduğum büyük Allah dostunun hayatı da bu çizgidedir. Siz onu, belki sadece bir tasavvuf ekolunun başı olarak tanıyorsunuz. Ama o, haykırması gereken yerde, bütün halkı karşısına alsa bile haykırmaya devam eden rabbani bir alimdir. Bedeli ne olursa olsun ödemeye de hazırdır. Nitekim ödemiştir de. Halk sokakları, caddeleri ve camileri doldurarak üstadı dinlemiş ve bugün dahi dinlemeye devam etmektedir.
NOT: Dosta Doğru programımız perşembe akşamı atv'de başlıyor. İlk program 15 Kasım 2012'de saat 24.00'te olacaktır.
İnşaallah.

***
SORULAR

* Yolculukta namazı kısaltmak zorunda mıyız?
- Bilindiği gibi Nisa suresi 101. ayetinde yolculukta namazların farzlarını (dört rekat farzların iki rekat olarak kılınması) kısaltmak meşru kılınmıştır. Yani yolculuk esnasında namazları kısaltmaya müsaade edilmiştir. Bazı alimler bu müsaadeyi vücub gibi, bazıları da ruhsat olarak değerlendirmişlerdir. Bu durumda sabah ve akşam namazları ikişer rekat olarak kılınır. Sünnetler ise olduğu gibi kılınır. Sünnetlerde kısaltma yapılmaz.
Alimlerin bir kısmı seferde iki rekat kılınmasını ruhsat sayar. Azimet ise dört rekat kılmaktır derler. Kişi bu durumda iki görüşten birisini seçebilir. Dört mezhebin buna bakışı için ise ilmihal kitaplarına bakabilirsiniz.
***


Bir hadis

"Ashabım hakkında Allah'tan korkun. Benden sonra onları hedef almayın. Onları seven bana sevgisinden dolayı onları sevmiş olur. Onlara düşmanlık eden de bana düşmanlığından dolayı onlara düşmanlık etmiştir. Onlara eziyet eden bana eziyet etmiştir. Bana eziyet eden de Allah'a eziyet etmiştir. Allah'a eziyet edeni de Allah yakalayıverir."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA