Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NİHAT HATİPOĞLU

Tasavvuf İslam’ın zühd penceresidir

Hz. Peygamber (s.a.v.) ve sahabenin vefatlarından sonra hem eski Müslümanlar ve hem de fetihler sayesinde İslam'la tanışanlar kendilerine günlük hayatın karmaşası içinde manevi dokunuşlarda bulunacak ve kalp hayatlarına hitap edecek önderler aradılar.
Fıkıh, hadis gibi ilmi alanlarda; İmam Malik, İmam Şafii, Evzai, Süfyanı Sevri, Ebu Hanife, Davudi Zahiri, Leys bin Sad, Ahmed bin Hanbel, İmam Buhari, İmam Müslim gibi büyük alimlerin açtıkları yolda eksiklerini giderdiler. İbadet hayatlarını ve edebi buralardan öğrendiler.

Tasavvufta esas olan...
Manevi (tasavvuf) alanında özellikle hicri ikinci asırdan sonra Cüneydi Bağdadi, Beyazıdi Bestami, Sırri Sakati, Hallacı Mansur, Abdülkadiri Geylani, Ahmet Yesevi, Yunus, Eşrefoğlu Rumi, Somuncu Baba, Hacı Bayram Veli, Şemseddin Sivasi, Niyazi Mısri ve benzeri binlerce zirve insan arayanlara yol gösterdiler.
Bu dönemlerde tekke-dergâh kavramları mescit ve medrese ile bütünleşti. Bir tarafta şeriat (Kur'an ve Sünnet) diğer tarafta tasavvuf (zühd ve takvaya çağrı) bir bütün halinde Müslüman'ı salim bir kalbe, ihlas ve samimiyetle çağırdı.
Tarikatlaşma sürecinde elbette indi, şahsi, ferdi mülahazalar zaman zaman eksen kaymasına sebep olmuştur. Tasavvufta esas olan; maluma varmak, rızai bari, vuslat, günahlardan hicret, zühd, vera, ihlas gibi hedeflerin yerine, dünyevi ikbal veya beklentiler bazen daha geçer hale gelmiştir. Tabi olan ile tabi olunanda beliren bu hastalıklar, gövdeden çıkan bazı yaprakları mevsimsiz sarartmıştır. Ama bu hiçbir zaman gövdenin kendisini saran ve sarsan bir hastalığa dönüşmemiştir.
Tasavvufun kendisi bu hasta yapıları def etmiştir. İslam âleminde tertemiz bir tasavvufi damar hâlâ yoluna devam ediyor.
Tasavvufi hayat, tertemiz ve duru yaşandığında Hz. Resul'ün sahabesinin samimiyetine davet eder. İhlası emreder. Rabden başkasına nazarı hoş görmez. Kibiri, büyüklenmeyi, nefsaniliği cerh eder. Haramdan kaçınır. Dini temizliği, maddi bir ikbal, menfaat, gelecek, mevki ve makam için asla pazarlık konusu yapmaz. Müridinin eline bakmaz. Bilakis elinden müridinin eline ihtiyacını giderecek -imkân nispetinde- bir vedud ele dönüşür.

Onlar olmadan daralırız
Peki bunlarda bir gevşeme veya hata olursa ne yapılacak? Yapılacak olan ağacın gövdesini korumaktır. Ağacı temizlemek. Çürümüş yaprakları silkeleyip ağacın daha güçlü yeşermesini sağlamaktır. Zira İslam âleminin tümünde sahih, sağlam, kitap ve sünnete uygun tasavvuf, en zor zamanda bir çıkış kapısı olmuştur.
Tasavvuf büyüklerinin Kur'an ve Sünnete uygun olan hitapları, dersleri ve eserleri ufku saran siyah günah bulutlarını dağıtan ve yağmur bulutlarına zemin hazırlayan birer manevi nefestir. Onlar olmazsa mana âlemimiz oksijensiz kalır. Daralırız.
Gerçek tasavvuf ile Kur'an ve Sünnete uymayan sözde anlayışları karıştırmamak lazım. İnsanları Allah'a, Resulüne, ahlaka, İslami zühde çağıran gerçek mürşitlerle, bu özelliklerden yoksun sözde kişileri ayırmak lazım.
Allah'a ve Resulüne dair güzellikleri yaşamak için yola çıkan tasavvuf erbabı ile, derdi dünya olanı ayırmak lazım.
İnsanlara kendisini layüsel olarak saydıran cennet ve cehennemin sanki mihmandarıymış gibi takdim eden günahkar davetçi ile; ey kardeşlerim, ben de sizin gibi Rabbin affına sığınan, merhamete susamış bir abdi acizim. Ben size sadece tebliğ ve irşatla memurum diyeni birbirinden ayırmak lazım.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA