Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NİHAT HATİPOĞLU

Kutlu şehre kutlu yolculuk

Hicri Yıl Takvimi Muharrem ayındayız. Muharrem ayı, hicri takvimin yılbaşıdır. Birinci ayıdır. Müslümanlar için istisnai bir kıymet ifade ediyor.
Aslında hicret miladi 622 yılının 20 eylülünde Rebiu'l Evvel ayının 12'sinde Mekke'de başladı. 16 Rebiu'l Evvel, 24 Eylül'de Kuba'da son buldu. Bugün hicretin 1441. yılını kutluyoruz.
Kameri yıl Muharrem ayında başladığı için tarih bir anlamda 2 ay, 8 gün geri alınıp hicri takvimin başlangıcı yani 23 Temmuz 622 olarak kabul edildi. Bunun kararını Hz. Ömer'in başkanlığını yaptığı, içinde Hz. Ali'nin de olduğu istişare heyeti verdi.
Böylece İslami olayların esas kabul edildiği bir takvim inşa edildi. Doğrusu çok da isabet edildi. Zira eğer bugünlere kalsaydı, İslam alemi böyle hayati bir konuda bile bir konsensüs sağlayamazdı.

Hicret Öncesi
13 yıl süren Mekke dönemi Efendimiz (s.a.v.) için zor yıllar oldu. Bu yıllarda inen ayetleri insanlara açıkça okudu, gereğini yaptı ve Mekke'nin yerleşik dini olan putperestliği kökünden kazımak ve insanları Allah'a yönlendirmek için büyük bir mücadele verdi.
Ancak müesses bir nizamı, aşirete dayalı silahlı gücü, sermayesi, adet, örf ve gelenekleri olan Mekke otoritesi Hz. Peygamber (s.a.v.)'e ve arkadaşlarına işkence, baskı, tehdit ve sonra da öldürmeye teşebbüs gibi caydırıcı bütün yolları denediler.
Müslümanların bir kısmı göç ettiler. Bir kısmı şehit bir kısmı ise işkenceye mahkum oldular.
Mekke'den Medine'ye hicret işte bu şartlarda gerçekleşti.

Kabe'nin Anahtarlarını Verelim
Mekkeliler Peygamberimiz (s.a.v.)'in hiçbir şeyden çekinmeden onlarla mücadeleye devam ettiğini görünce amcası Ebu Talip'e gidip uzlaşma teklifinde bulundular. Şöyle dediler: "Yeğeninle konuş. Dilerse Kabe'nin anahtarını verelim, dilerse dilediği kadar altın, dilerse de Mekke'nin en genç ve güzel kızlarımızı onunla evlendirelim. Eğer bunlardan birini kabul etmezse bu durumda da öldürüleceğini söyle."
Ebu Talip bu teklifi yapınca Hz. Resulümüz (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Amca! Onlara söyle, bütün teklifleri onlara olsun. Ne anahtar, ne altın ne de genç eşler istemiyorum. Ben sadece Allah birdir demelerini, putlardan vazgeçmelerini, insanlara eziyet etmelerinden vazgeçmelerini teklif ediyorum." Ebu Talip, "O zaman seni öldürecekler. Ben de artık arkanda duramam" deyince Efendimiz (s.a.v.) haylice üzüldü. Sonra şöyle buyurdu: "Amca, bu davadan vazgeçeyim diye güneşi sağ elime, ayı sol elime koysalar bu davadan vazgeçmeyeceğim. Ya başaracağım veya bu yolda ölüp gideceğim."
Ebu Talip, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in bu kararlılığını görünce 'Bana bir bak Muhammed' dedi. Efendimiz (s.a.v.) bakınca Ebu Talip elini omuzuna koydu ve şöyle dedi: "Yürüyüşüne, mücadelene devam et. Dilediğini yap. Ben arkandan yürümeye devam edeceğim."

Allah Tuzakları Bozar
Mekkeliler Hz. Peygamber (s.a.v.)'i öldürmek için karar aldılar. Allah vahiy meleğiyle haber veriyor:
"Seni kıskıvrak yakalamak veya öldürmek veya çıkarmak için tuzak kurarlarken Allah da tuzak kuruyordu. Allah hesap yapanların tuzakları boşa çıkaranların en hayırlısıdır." (Enfal, 30) Bu izindi. Mekke'den çıkabilirsin artık. Ve O da, bütün dostlarını esenliğe çıkardıktan sonra bir gün dostu Hz. Ebu Bekir'le beraber Medine'ye yola çıktı.

Dünyanın haritasını değiştirdi
Hz. Peygamber (s.a.v.)'in hicreti dünyanın hem haritasını ve hem de kurgularını bozdu. İslam; tarih boyunca, mazlumların, mağdurların, iyilerin, özgürlük mücadelesi verenlerim ümit ışığı oldu. Doğru anlaşılıp, doğru uygulandığında maddi ve manevi hastalıkların çözüm yolunu önerdi. Yetiştirdiği büyük insanlar tarihin döngüsünde belirleyici oldular. Hz. Ömer, Hz. Ali, Mevlana, İbni Sina, Farabi, Fatih gibi büyük insanlar tarihin hikmet ve manevi serüveninde belirleyici satırbaşları oldular.
Hicret daraldığımızda bir Rabbani dokunuşun her dem yanımızda olduğunu bize ihsas ettiriyor. Bizim de büyük çileler ve mücadelelerle bize bu muazzez dini hediye eden Peygamberimiz (s.a.v.)'in emanetine ihanet etmememiz lazım. O'na layık olmalıyız. O'nun hakkını vermeliyiz.
İnsanlık tarihinin gördüğü ve görebileceği en büyük muhacire sonsuz salat ve selam olsun.

Senden gayri yar olmaz
Ey Allah'ın Resulü
Ey Fatımatu'z Zehra'nın babası
Ey Ebu'l Kasım
Ey Sevgililerin şahı
Ey güzellerin güzeli
Ey Mekke'den gelmiş muhacir
Ey Resulümüz. Habibimiz. Sevgilimiz.
Ey Medine'nin sakini
Mübarek ayağını bastığın turabı başıma taç olarak taşımaktan şeref duyarım.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA