Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NİHAT HATİPOĞLU

Asrı Saadet’te ‘gizli mektup’

Hz. Peygamber (s.a.v.) dönemindeki olaylar bizim açımızdan ders niteliğindedir. Özellikle zor durumlarda nasıl davranılacağı konusunda Hz. Resul bizim için müthiş bir modeldir. Efendimiz hem düşmanlarının hem de dostlarının yanlış hamlelerini büyük bir hikmetle değerlendirmiş ve boşa çıkarmıştır.
İslam tarihinde -Mekke fethi öncesi- yaşanan Hatıb Beltia olayı bunlardan birisidir. Olay ibretliktir. Ama bir o kadar Hz. Peygamber'in tavrı açısından da hayli sarsıcıdır. Dudak uçuklatıcıdır.
Şimdi olayı özetleyelim:
Peygamberimiz Kâbe'ye doldurulmuş putları kaldırmak ve Mekke'de zulmedilen Müslümanlara yardım etmek niyetiyle Mekke'ye hareket için hazırlıklara başladı. Ancak harekâtın hedefini saklıyordu. Hedef şaşırtıyor, Mekke'ye gidileceğini söylemiyordu. Böylece kan dökülmeden, direnişle karşılaşmadan Mekke'ye girmiş olacaktı.
Ancak bu esnada beklenmedik bir olay oldu. Daha önce her önemli olayda Efendimizin yanında yer almış, Hudeybiye'de Peygamberimizle ahitleşmiş, Bedir'e katılmış bir isim olan Hz. Hatıb, Mekkeli liderlere gizli bir mektup gönderdi.
Hz. Hatıb bu mektubu Sare isimli oyuncu kadına emanet ederek gönderdi. Bu kadın şehirleri dolaşır, oyunla hayatını idame ettirirdi.

Hz. Peygamber bilgilendiriliyor
Sare bu gizli ve özel mektubu alıp Medine'yi terk etti. Hedefi mektubu Mekke'nin ileri gelenlerine ulaştırmaktı. Ancak Cebrail, Hz. Peygamber'e hadiseyi vahiyle bildirdi. Bunun üzerine Efendimiz, Hz. Ali, Hz. Zübeyir ve Mikdad'ı (r.a.) çağırdı ve onlara şu bilgiyi verdi: "Hah bostanı civarında bir kadın yolculuk yapıyor. Bu kadının üzerinde bir mektup var. O mektubu alıp getiriniz."

Gizli mektup
Bu önemli isimler hayvanlarına binerek bostana ve oradaki kadına ulaştılar. Kadından mektubu istediler. Kadın önceleri inkâr etmekle beraber sonra saçlarının arasına sakladığı mektubu çıkarıp verdi. Burada Hz. Ali'nin kadına söylediği şu sözler dikkat çekicidir: "İnkâr etsen de bu mektup sendedir. Çıkarıp bize ver. Zira biz yalan söylemeyiz. Hz. Peygamber de yalan söylemez. Resulullah bizi boşuna göndermez."
Hz. Ali'nin, Efendimize bağlılık ve itimadı bu kadar güçlüydü. Kadın bu duruşu görünce mektubu çıkarmak zorunda kaldı. Kadın yoluna devam etti. Mektup Hz. Peygamber'e getirildi.

Mektubun içeriği
Mektup Hz. Peygamber'in huzurunda açıldı. Efendimiz mektubun okunmasını emretti. Mektubun içeriği şöyleydi:
"Ey Kureyşliler. Allah'ın Peygamberi size karşı büyük bir orduyla geliyor. Gece karanlığı gibi üstünüze çökecek bir orduyla. Onlar sel gibi akacaklar. Allah'a yemin ederim ki, Allah'ın Resulü üzerinize yalnız başına gelse dahi Allah O'nu galip getirecektir. Allah'ın vaadi gerçekleşecektir. Başınızın çaresine bakın."
Mektup böyleydi. Mektubun altındaki isim okunduğunda hem Hz. Peygamber hem de sahabe sessizliğe büründü. Zira mektubu gönderen kişi Hz. Peygamber'le Bedir'e katılmış Hatıb bin Beltia idi. Gizlice bir harekâtı deşifre ediyordu bu mektupla. Bu sahabenin imanı ve samimiyeti konusunda hiç kimsenin tereddüdü yoktu. Ama neden böyle bir şeye tevessül etmişti.

Niçin müşriklere şirin görünüyorsun
Hz. Peygamber (s.a.v.), Hatıb'ın çağrılmasını emretti. Hz. Hatıb çağrıldı. İçeri girdi. Hz. Peygamber vakur ama sitem eder bir bakışla Hz. Hatıb'a baktı ve mektubu uzattı. "Nedir bu mektup Hatıb" diye sordu. "Bu mektubu neden gönderdin?"
Hz. Hatıb şöyle savundu kendini: "Ey Allah'ın elçisi, ben müminim, seninle biatime bağlıyım. Ancak Mekke'de kalan ailemi koruyacak kimse yoktur. Ben Mekkeli de değilim. Ailemi koruyacak aşiretim de yok. Bu mektubum Mekkelilere bir fayda sağlamayacak. Ancak ben bu mektubu yazarak ailemi korumak istedim. Aksi takdirde sizin harekâtınızı işitecek olan Mekkeliler ailemi öldürürlerdi. İşte bu korkudan dolayı bu mektubu gönderdim. Size ihanet niyetiyle değil."
Hatıb, Mekkelilere hoş görünmek için bu yola başvurmuştu. Bu hareketin bedeli de aslında çok ağırdı. Belki idamdı. Hatıb pişmandı. Mahcuptu. Başını kaldırıp da Efendimize bakamıyordu. Orada hazır bulunan Hz. Ömer; Peygamber Efendimize dönüp şöyle dedi: "Ey Allah'ın Resulü müsaade edin bu münafığın cezasını vereyim. Boynunu vurayım." Hz. Peygamber bu isteğe iltifat etmedi, kabul etmedi.
Hz. Ömer ısrar edince, Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Hayır Ömer! Hatıb'a bir şey yapılmayacak. Yüce Allah şöyle buyurmuştu: 'Ey Bedir'e katılanlar! İşlediğiniz bütün günahları affettim.' Onun için Hatıb'a dokunmayacağız."
Hz. Ömer yerine oturdu. İsteğinden vazgeçti.
Bu olaydan sonra Hz. Hatıb kendini mescidin direklerinden birine bağladı. Yemedi, içmedi. Ta ki Yüce Allah Mümtehine Suresi'nin ilk ayetlerini indirinceye kadar. Hz. Hatıb affedildi.

Eşsiz bir tolerans

Hz. Hatıb olayı manidardır. Ders vericidir. İhanet olarak kabul edilebilecek bir olayı Hz. Peygamber'in nasıl tolere ettiğini, ulaşılmaz bir toleransla meseleyi nasıl sonuçlandırdığını bize gösteriyor. Hatıb olayı birçok problemi çözen bir anahtar gibidir.
Müslüman hata edebilir. Kusurlu olabilir. Bütün bunlar tövbeyle, kusuru anlamakla aşılabilir. Hepimizin yaptığı budur zaten. Burada en önemli olan şey kötü niyetten uzak durmaktır. Hz. Peygamber'in Hz. Hatıb'ı affetmesi, Hz. Hatıb'ın ise bu hatasını affettirmek ve tövbesini kabul ettirmek için kendini Medine Mescidi'nin direğine bağlaması ve Allah'ın affını beklemesi buna en açık delildir.

***


2021'i hayırlı kıl Rabbim

Bugün yeni yılın ilk günü. Rabbim; Kitabı Kerim'in hürmetine, güzel isimlerin hürmetine, sevdiklerinin hürmetine, sadıkların hürmetine, müminlerin hürmetine, indirdiğin yağmur hürmetine, seçilmiş peygamberler hürmetine, atomdan hücreye, güneşten evrenin tümüne hükmeden kudretin hürmetine, seni hürmet ve imanla zikreden her zakir hürmetine, senin bilip de bizim bilmediğimiz bütün isimlerin hürmetine, günahsız çocuklar hürmetine, masum ve dilsiz mahlukat hürmetine, kanatlarını merhametin için yerlere seren melekler hürmetine bu yeni yılı hepimiz için şifa, bereket, huzur, mutluluk, başarı ve sadık kulluğa vesile eyle. Günahlarımızı affeyle. İçimizdeki fitnecilere, dedikoduculara fırsat verme. Hesaba katmadığımız yerden bize çıkış nasip eyle. Kazanın, musibetin, belanın, afetin her türlüsünden bizi uzak eyle. Beri eyle.
Ülkemizi koru. Muhafaza eyle. Kötülüklere fırsat verme. Din düşmanlarına fırsat verme. Cahillik içinde olup da bunun farkında olmayanlara hidayet nasip eyle. Din cahili olanlara marifet yolunu aç. Gençlerimizi koru. Onları Kur'an ve Hz. Mustafa'nın (s.a.v.) hidayetiyle hemdem eyle. Kalplerimizi birleştir. Ayrıdan gayrıdan uzak et. Kibir, riya, gösteriş gibi hastalıklardan uzak eyle. Kimden ve neden razı isen Rabbim onların bereketi hürmetine bütün bu yakarışımızı kabul eyle.

***


Hz. Havva, Hz. Adem'i cennette yanılttı mı? Günahı işleten Havva mı?

Bu yanlış bir bilgidir. İslam'dan önceki dönemde Hz. Havva'nın Hz. Adem'i -yasak meyveyi yemek konusunda- yanılttığı kanaati vardı. Ama İslam bunun tam zıddını söyler. İslam Hz. Havva'yı bu olaydan tertemiz sıyırır. Böylece kadınların işlediği günahla dünyaya geldiği inancını reddeder.
Kur'an-ı Kerim Hz. Adem'i yanıltanın Hz. Havva olduğu bilgisini, önyargısını reddeder. Kur'an Hz. Adem ile Hz. Havva'yı yanıltanın ve böylece cennetten çıkışlarını sağlayanın şeytan olduğunu apaçık belirtir:
Kur'an şöyle buyuruyor: "Şeytan oradan onların ayağını kaydırdı da bulundukları yerden onları çıkardı." (Bakara, 36; Araf, 22)
İslam böyle bir günahın kadına yükletilmesini kabul etmez. Zira vakıa da Kur'an'ın dediği gibi olmuştur. Namaz, hac, oruç ve diğer hususlarda erkek ne sevap alıyorsa kadın da aynı sevabı alır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA