Türkiye'nin en iyi haber sitesi
İBRAHİM KALIN

Süreç yeni başlıyor!

Demokratik açılım sürecini "içi boş, bir şey yok" diye eleştirenler, bu hafta Meclis'te yaşananlara bir baksınlar ve tekrar düşünsünler. Süreç etrafındaki tartışmalar gerçek kimlikleri ortaya koydu. Kimin demokrasiden ve barıştan, kimin kavga ve çatışmadan yana olduğu ortaya çıktı. Demokratik açılım sadece bunu başardığı için bile Türk demokrasisine önemli katkı yapmıştır.
10 Kasım Salı günü Meclis'te yaşanan hadiseler, herhalde Meclis tarihine kara bir gün olarak geçecek. Sözlü sataşmalar, kaba müdahaleler, bağrışmalar, sıralara vurmalar, galiz ifadeler, küfürler, kürsüye yürümeler... Ve sonra CHP'nin pankart açma eylemi. Türkiye'yi temsil etmesi gereken Meclis'in bu tablosu, Türkiye'ye yakışıyor mu?

CHP'nin Dersim modeli
Fakat CHP adına konuşan Onur Öymen'in söyledikleri, salı günü yaşananları gölgede bıraktı.
Eski dışişleri müsteşarı ve büyükelçi Öymen, terörle mücadelede öyle bir Dersim mukayesesi yaptı ki o sözlerin Meclis çatısı altında söylenmiş olması dahi tek başına utanılacak bir durum. Öymen'in önerdiği "Dersim modeli", bu ülkeye sadece acı ve gözyaşı getirmiştir. Eğer Öymen ve onun şahsında CHP, Türkiye'nin kronik sorunlarının çözümü için bu tür faşizan yöntemleri tek yol görüyorsa çok ciddi bir sorun var demektir. Askerin bile "Sorun sadece askeri yöntemlerle çözülemez" dediği bir dönemde CHP, hem askerin, hem milletin, hem de çağın gerisine düşmüştür. Fakat asıl korkutucu olan, Dersim mukayesesinin ortaya çıkardığı CHP'nin Cumhuriyet tasavvurudur. Sahi CHP nasıl bir cumhuriyet tasavvur ediyor? Her fırsatta Atatürk'e ve cumhuriyetin temel değerlerine sarılan CHP'nin zihninde nasıl bir cumhuriyet var?
CHP'nin demokratik açılım sürecine muhalefetinin satır aralarını okuduğunuzda, endişe verici bir cumhuriyet tasavvuru çıkıyor. Bu cumhuriyette, cumhur yok; elitler var; hak, hukuk ve adalet yok; devletin demir yumruğu var. Bu cumhuriyette özgürlük ve güven yok; vatandaşını hizaya sokmak var. Bu cumhuriyette sevgi, şefkat ve merhamet yok; disiplin var. Bu cumhuriyette, Öymen'in tabiriyle, "anaların gözyaşları" yok; top ve tank sesleri var.
Türkiye demokratik açılımı işte bu zihniyetten kurtulmak için yapmak zorunda.
Hükümetin açıkladığı adımları yeterli ya da yetersiz bulanlar olabilir. Mesele şu veya bu idari tedbiri almak, birtakım yasaları değiştirmek değil. Mesele, Türkiye'de köklü bir zihniyet dönüşümü gerçekleştirmek.

Süreç yeni başlıyor

Demokratik açılım sürecinin geçen dört ayında bu zihniyet dönüşümünün ipuçlarını bulmak mümkün. Ertelenmiş, dondurulmuş, hasıraltı edildiği için de kronikleşmiş sorunlarıyla cesurca yüzleşen, bunları özgürce tartışan ve çözme iradesi gösteren bir Türkiye ile "sorunları Dersim yöntemi ile çözelim" diyen zihniyet arasında dağlar kadar fark var. 21. yüzyıl Türkiye'sini hangi zihniyet dünyası inşa edecek? Temel sorumuz budur.
Hükümet dün yapılan oturumda demokratik açılım sürecinin ilk etabının yol haritasını açıkladı. Burada Türk demokrasisinin standartlarını yükseltecek çok önemli adımlar var. Bağımsız bir "Ayrımcılıkla Mücadele Komisyonu"nun kurulması ve Başbakanlık İnsan Hakları Komisyonu'nun sivil bir yapıya dönüştürülmesi ve güçlendirilmesi, demokratik hassasiyetlerin kurumsal bir kimlik kazandığının önemli bir göstergesi.
Kürt sorunuyla ilgili olarak anadilin kullanılmasının önündeki engellerin kaldırılması, demokratik olgunlaşmanın bir işareti olarak görülmeli. 24 saat Kürtçe yayın yapan TRT- 6 açıldığında "bölünme lobisi" kıyameti koparmıştı. Ne oldu? Türkiye'nin Kürtleri TRT- 6'dan sonra bu ülkeden uzaklaştı mı yoksa bu ülkeye yakınlaştı mı? Kaldırılan dil yasakları da bundan sonra aynı etkiyi yapacak. Kürt vatandaşlar, hak ettikleri temel hak ve özgürlüklere kavuştuğunda kendilerini bu ülkeye, bu coğrafyaya daha yakın hissedecek. Çünkü adaletle hükmedildiklerini görecekler.
Demokratik açılımı içeriği açıklanmadığı için eleştiren muhalefet bundan sonra acaba ne yapacak? Vatandaşın karşısına çıkıp "size daha fazla özgürlük ve demokrasi verilmesine karşıyız" mı diyecek? "Terörün bitmesini istemiyoruz" mu diyecek? "Analar ağlamaya devam etsin" mi diyecek? Türkiye özgürlük ve demokrasiyi her gün biraz daha benimsiyor. Bundan sonra hükümetin değil muhalefetin işi zor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA