Sessiz ve sedasız, derinden yürütülen temaslar neticesinde, Türkiye ile Ermenistan arasında bir anlaşma sağlandı. Protokol taslağı, her iki ülkenin parlamentosunda onaylanırsa, hem Türkiye, her yıl soykırım iddialarıyla uğraşmak zorunda kalmayacak, hem de aramızdaki sınırın açılması sayesinde ticaret canlanacak. Azerbaycan Devlet Başkanı İlhami Aliyev'in gelişmelerden sürekli haberdar edildiği bilgisi veriliyor. Elbette Azerbaycan'ı, Ermeni ilişkilerine kurban edemeyiz. Ama, Türkiye ile Ermenistan arasında dostluğun gelişmesi, Yukarı Karabağ'da çözümü hızlandırabilir. Protokol taslağında, tarafların, "bölgede barışın, güvenliğin ve istikrarın kuvvetlenmesine katkıda bulunacağı" taahhüdünü vermesi, müzakerelerde Yukarı Karabağ sorununun ele alındığını gösteriyor.

***
Böyle gelmiş, böyle gider, "Karabağ'daki işgal sona ermez; her yıl Nisan ayında Türkiye soykırım iddialarıyla savaşmak zorunda kalır" derseniz, statükoyu sürdürmek kolay. Buna mukabil, Erdoğan hükûmetinin "Böyle gelmiş ama böyle gitmeyecek" demesi, bölgeye barış getirme çabaları, mutlaka "Azerbaycan'ı satıyorsunuz" iddialarıyla karşılanacaktır. Milliyetçilik her zaman prim yapar. Ama daha uzun vadede, çözümü sağlayan kazanır.