Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

Bir darbecinin isyanı

Eskiden ne kolaydı işler... Tek telden çalan medyaya bir haber uçururduk; onlar manşetleri döşenirdi:
Genç subaylar rahatsız.
Cumhuriyetimiz tehlikede; farkında mısınız?
Kur'an kurslarında irtica yemini.
Refah'ın 2005 Planı.
2005 yılında İmam Hatip mezunları sayesinde Refah Partisi % 65 ile iktidara gelecek.
Kutlu Doğum Haftası'nda 23 Nisan'a alternatif kutlama.
Türban TBMM'ye girdi.
Ramazan ayında AKP'li belediyeler öğlen yemeği vermiyorlar.
Sadece irtica ile değil, bölücülükle de mücadele etmek kolaydı. Hâkim ve savcı lojmanlarının dibinde bomba patlatırdık, onlar hizaya gelirdi. PKK terörünün azdığına herkes şahit olurdu.
Şehit cenazelerinde hükûmet üyelerini yuhalatırdık. Dost gazetecilere, "Hükûmet yolları asfaltlamadığı için mayınların kolayca döşenebildiğini" yazdırırdık. Medya, hiç kurcalamazdı; eğrisini doğrusunu irdelemezdi. Demezdi ki, "Yollar asfalt olsa bile kenarları toprak. Ya da sormazdı, asfalta da mayın yerleştirilemez mi?" diye. İktidarın terörle mücadelede taviz verdiği, teslimiyet içinde olduğu yorumları basında yer alırdı. "Sınır ötesi harekât" yapmaya cesareti olmadığını yazdırırdık. O "tek sesli" güzel günlerde, Şemdin Sakık'ın itiraflarını iki büyük gazetede aynı anda yayınlatıvermiştik. Belgeler kolay kolay ortaya çıkmazdı. Çıksa da, kenar köşede kalır, kimse yüzüne bakmazdı. Kara propaganda belgesini ele geçirip, bize dil uzatan olsa, hemen haddini bildirirdik: "Bunlar, Türk Silâhlı Kuvvetlerine düşman; ihanet içinde" deyince, herkes susup, köşesine çekilirdi. Yandaş medya çıktı, mertlik bozuldu. Rahip Santoro, Malatya Zirve Yayınevi ve Hrant Dink operasyonları sonrasında, gayrimüslimlerin irticai grupların hedefinde olduğunu gösteren bir kamuoyu oluşmuştu ancak, "yandaş medyanın" yoğun propagandasıyla bir bit yeniği olduğu anlaşıldı. Danıştay baskınında da aynı şeyleri yaşamadık mı? Oysa ilk başta, Danıştay'ın türban kararı yüzünden Alparslan Aslan'ın silâha sarıldığı hikâyesini yutturuvermiştik. Bizim çocuklar, o yandaş medya yüzünden yargılanıyor şimdi. Karşı psikolojik harp faaliyetlerini etkisiz kılmak zorlaştı. Hatta imkânsız hale geldi. 28 Şubat'taki o tek sesli, brifinglerimize koşup gelen sevgili medyamızı arıyoruz. O tarihte, kolayca korku salardık. Kara propagandalarla, politikacıları, sivil toplum örgütlerini, gazetecileri hemen itibarsızlaştırırdık. Şimdi "saygınlığını ortadan kaldırmak" istediğimiz gazetecileri bile akredite etmek zorunda kaldık.
Ah, ah, nerede eski günler! Dedik ya, "Yandaş medya" çıktı mertlik bozuldu.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA