Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

Mızrak çuvala girmiyor

Balyoz Darbe Planı yüzünden, dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök'ü suçlayanlar bile var. Çetin Doğan hedefe konurken, neden Hilmi Özkök'e ilişilmiyormuş! Onun dokunulmazlığı mı varmış! Türkiye'nin, AK Parti iktidara geldiği günden itibaren, ne büyük badireler atlattığını daha yeni yeni fark ediyoruz. O dönemde, Hilmi Özkök olmasaydı, belki de, Çetin Doğan Paşa, şu anda Devlet Başkanı koltuğunda oturmaktaydı. Türkiye tamamen dışa kapanmış bir durumda, Baas benzeri bir rejimi yaşamaktaydı.
Çetin Doğan, televizyonlarda, 2002-2003 tarihlerini taşıyan hazırlıkların bir "senaryo" olduğunu anlatmaya çalışıyor. Böyle bir senaryo, durup dururken niçin yazılır? İnsanın aklına, irticai bir kalkışma nasıl gelebilir? Kubilay vakasını örnek veriyor. Artık, resmi tarihin ötesinde kalan gerçekleri de duyup öğrenebiliyoruz. Kubilay vakası son derece mevzi idi ve birkaç çapulcunun işiydi. Türkiye çapında irticai bir ayaklanmanın provası falan değildi. İyi ki, daha da gerilere gidip, 31 Mart vakasına atıfta bulunmadı.
1. Ordu'nun darbe hazırlığı içinde olduğu, MİT raporlarına da o tarihte geçmişti ve çok büyük bir ihtimalle, dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök de, "Harp Oyunu" perdesi arkasında, iç düşmana karşı geliştirilen darbe senaryosunun farkındaydı. Ama o günkü şartlarda, ancak bu projelerin önünü kesebildi; kişileri cezalandıramadı. Onun sayesinde, Balyoz'dan sonra, Sarıkız da, sonuca ulaşamadı.
Taraf'ta çıkan bilgilere göre, darbe, şafak sökmeden saat 3'te yapılacaktı. İstanbul, "asayiş ile güvenliğin sağlanması ve normal düzene geçiş" başlığı altında bölgelere ayrılmıştı. Bunların planları Taraf'ta yayınlandı. Üstelik şöyle notlar da alınmış: "Geçmişte, irticai, yıkıcı, bölücü faaliyetlere karıştığı tesbit edilen şahıslar gözaltına alınacaktır. Gözaltına alınan ve tutuklananlar Burhan Felek Spor Salonu'nda, Netaş misafirhanesinde ve Fenerbahçe Stadyumu'nda toplanacak, bilahare sorgulanmak üzere Ümraniye Cezaevi'ne götürülecek."
Çetin Doğan, haritalar üzerindeki tatbikatın, bir "Deprem" çalışması olduğunu belirtiyor. Peki kaleme alınan o notlar ne? Onlar da, senaryonun bir parçası. Mızrak çuvala sığmıyor ama tartışmalardan izlediğimiz kadarıyla, hâlâ, bu hakikat dışı beyanlara inananlar var.
Herhalde, Çetin Doğan hakkında bir dava açılacak. Bakalım, bu yalan yanlış bilgilerle savcıları ikna edebilecek mi? Genelkurmay Başkanlığı'nın hiç değilse bu defa "kol kırılır yen içinde kalır" zihniyetini terk edip, kamuoyunu tatmin edecek açıklamalar yapması umudunu taşıyorum.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA